Çevre Korumanın Başlangıcı: Maden Arama

0
655
Copyright by Rio Tinto
Copyright by Rio Tinto

Maden arama, toplumların var olan yaşamlarını sürdürmeleri ve daha iyi bir yaşam düzeyine erişmeleri için sanayinin gereksinim duyduğu hammaddeleri doğal kaynaklardan temin eden birincil sanayi etkinliği olan madenciliğin ilk adımıdır. Üretilen maden cevherleri, sonuçta, toplumlara bir ekonomik değer ile sosyal açıdan doğrudan ve dolaylı iş sahaları yaratmaktadır. Ayrıca, elde edilen metal ve minerallerin diğer sanayi dalları tarafından kullanılması sonucunda bu madencilik ürünlerinin kendi değerlerinden çok daha fazlasına sahip katma değer yaratılır. Ancak madencilik çalışmaları sürdürülürken çevreye ve dolayısıyla yöre halkının sosyal yaşamına olumsuz etkiler de en aza indirilmelidir. Bunu sağlamanın yolu, maden arama çalışması sırasında bu bilince sahip olarak hareket etmekten geçmektedir. Yani çevre korumanın temelleri, arama çalışması sürerken atılmış olmalıdır.

Giriş

Çevresel değerlerin korunması, sürdürülebilir kalkınma açısından önemli bir olgudur. Mineral kaynakların çıkarılması ve kullanılması sırasında savurganlığın önlenmesi ve çevresel değerler (hava, su, toprak kalitesi, flora ve fauna) dolayısıyla insan sağlığı üzerindeki olası etkilerin en az düzeye indirilmesi konusu madencilik etkinliklerinde özel bir önem kazanmıştır.

Yenilenemez olan mineral kaynakların gerek maden ocağından üretilmeleri gerekse işlenerek metale dönüştürülmeleri sırasında çevresel değerlerin korunması kadar sıkı sorgulanması gereken bir başka konu da bu kaynakların planlanan hedefe uygun kullanılmakta mı yoksa bilinçsizce tüketilmekte mi olduklarıdır. Bilmemiz gerekir ki insanların günlük yaşamlarının sürdürülmesi için sanayide kullanılan hammaddelerin miktarları günden güne daha da artmaktadır. Sanayide 1900 ve 1990 arasındaki 90 yıllık dönemde kullanılan mineral kaynakların değeri 3 trilyon ABD doları iken 1990-2001 arasındaki 10 yıl sonunda 30 trilyon dolara yükselmiştir10. 2003 yılında, bütün dünyada yılda 35 milyar ton mineral kaynak tüketilmektedir. Yaşam düzeyinin daha da yükseltilebilmesi için sanayinin temelini oluşturan mineral kaynakların yenilenemez olduğunu akıldan çıkarmayarak gereksiz, plansız, aşırı ve yanlış kullanımı kesinlikle önlenmelidir.

Madencilik etkinliklerinin ilk evresi olan maden arama çalışması sırasında, yapılan aramanın kapsamına bağlı olarak, çevre değerleri üzerinde çeşitli etkiler olabilir. Arama çalışmaları sırasında bırakılacak izlerin çevresel değerler üzerinde bir sıkıntı yaratmaması konusunda dikkatli olmalı ve alınacak önlemlerle bu etkilerin kalıcı olmaması sağlanmalıdır. Ayrıca, maden aramaçalışması sonucunda ortaya konacak cevher varlığının işletmeye hazırlanması ve işletilmesi sırasında olabilecek çevresel etkiler de arama döneminde dikkatli olunmasıyla fizibilite evresinde projelere aktarılabilir. Günümüzde artık, çevresel risklerin kaydı ve gerekli önlemlerin belirlenmesi, maden işletmesini beklemeden projenin en başında, sahada aramayla görevli jeoloji mühendisinin eliyle arama döneminde başlamaktadır4.

Maden Aramada Karşılaşılan Çevresel Sorunlar

Çoğu madenciye, arama çalışmalarının çevreye etkisi olmuyormuş gibi gözükse de dikkatle incelendiğinde çalışmanın kapsamı ve biçimine bağlı olarak çevresel etkiler doğabilmektedir (Çizelge 1). Bir maden sahasındaki jeolojik, jeofiziksel ve jeokimyasal incelemeler sırasında oluşan çevresel etkiler düşük yoğunlukta olabilmektedir. Yapılan çalışmanın kapsamına göre uygulanan yöntemin fiziksel karakteri yükseldikçe çevresel değerlere olan etkilerin yoğunluğu da artmaktadır.

Çizelge 1- Arama çalışmalarının potansiyel çevresel etkileri (Kaynak: Env. Aust., 1996)

Sahada kurulan kamp yerinin yer seçimi ve konaklama sırasında çevresel değerlere karşı dikkatsiz davranılması görece yüksek etkiler doğurabilmektedir. Bu bakımdan kamp yeri olarak çalışma sahasına yakın bir yerleşim yerinde var olan olanakların değerlendirilmesi en uygun olanıdır. Zorunlu olmadıkça doğal ortamda geçici bir kamp yeri kurulmamalıdır.

Maden arama çalışmalarında çevresel değerlere en yüksek etkiler sondaj, yarma ve arama galerisi açılması sırasında görülmektedir. Arama sırasında kullanılan araçların ve iş makinalarının çevreye yağ, yakıt akıtmaması ve egzozundan aşırı duman çıkarmaması için çalışma öncesinde bakımlarının yapılmış olması esastır.  Fiziksel niteliği yüksek arama çalışmalarının yapılabilmesi için malzeme taşınması amacıyla yeni yolların açılması sırasında çevreye yıkıcı etki başlamaktadır. Bu nedenle olabildiğince sahada var olan yollardan yararlanmaya bakılmalıdır. Yeni yol açılması gerekiyorsa da ağaç kesmeden ve doğaya zarar vermeden çözüm bulunmalıdır. Doğal yaşamın rahatsız edilmemesi için dikkat edilmesi gereken bir konu da araç trafiğinin olabilen en düşük düzeyde tutulmasıdır.

Şekil
1- Maden arama çalışmasında hendek (Soylu, 2013)
Şekil 2- Sondaj çalışmasına güzel bir örnek

Özellikle maden jeolojisi çalışmaları sırasında jeolojik ya da jeokimyasal amaçla açılan yarmalar/hendekler doğaya zararlı olmaktadır. Olabildiğince ağaçlara dokunmadan ve amacın dışına çıkmayacak biçimde ancak gerektiği boyutta açılmalıdır (Şekil 1). Yöredeki doğal yaşama kalıcı zarar vermemek için iş bitiminde hendek, içinden çıkarılan malzemeyle yeniden doldurulmalıdır.

Sondaj çalışmasında özensiz davranıldığında çevreye fazlasıyla zarar verilebilmektedir. Makinanın yerleşeceği yer hazırlanırken çevre alt üst edilmemelidir (Şekil 2). Sondajın dolaşım suyu ve kullanılan yardımcı çözeltiler çevreye salınmamalı, uygun biçimde hazırlanmış ve çeperleri sızmayı önleyecek bir malzemeyle kaplanmış sondaj çukuruna verilmelidir (Şekil 3). Sondaj işlemi bittikten sonra yerleşme yeri düzeltilmeli, bütün malzeme toplanmalı ve kalıcı atık bertaraf alanına atılmak üzere içinde malzeme birikmiş olan sızdırmaz örtü bohçalanarak sondaj çukuru örtülmelidir (Şekil 4). Sondaj yeri olarak seçilen araziye yerleşmeden önce en üstteki, genelde 15-40 cm kalınlığındaki bitkisel toprak sıyrılmalı ve bir kenarda üzeri örtülerek iş bitince kullanılmak üzere saklanmalıdır1. Yol yapımında ve hendek/ yarma açmada da benzer yöntem uygulanır. Bütün malzeme alındıktan sonra arazi düzgün hale getirilince, saklanmış olan bitkisel toprak eski yerine yeniden serilmeli ve çabuk kök salacak ot tohumları atılarak ekolojik denge korunmaya çalışılmalıdır.

Şekil 3- Uygun hazırlanmış bir sondaj çukuru
Şekil 4- Sondaj işlemi sonrasında yerin düzeltilmesi

 

 

 

 

 

Maden İşletilmesinde Olabilecek Çevresel Sorunların Kestirilmesi

Şekil 5- Asit Kaya Drenajı (Env. Aust., 1997)

Maden arama, ileride işletme aşamasında karşılaşılabilecek çevresel ve sosyal sorunların önceden farkına varabilmek ve onlarla baş edebilmek için daha işin başından itibaren hazırlıklı olmak üzere yararlanılması gereken en önemli madencilik dönemidir. Bunun yolu da maden arama ile görevli jeoloji mühendislerinin sahadaki ilk halkla ilişkiler çalışmalarını ve ÇED hazırlıklarına yönelik olarak asit kaya drenajı (AKD), yer altı ile yüzey suyu ve jeoteknik hakkında ilk gözlemleri yapmasından geçer. Burada kastedilen bu konularda inceleme yapmak değil de jeolojik ve jeokimyasal gözlemler sırasında bu özelliklere de dikkat etmektir. Arama sonucunda yapılacak bir keşif, sadece maden jeolojisi ve maden işletmeciliğine ait teknik özellikler bakımından uygun olsa bile çevresel ve sosyal nedenlerle işletilemeyecek ise “cevherleşmeden” öteye “maden yatağı” kavramına geçemez. Bu nedenle, ileride bir madencilik projesine dönüşebilecek olan bir sahadaki arama aşamasından çevresel değerlerin belirlenmesi açısından da yeterince yararlanılması gerekmektedir.

Maden işletmesinde en büyük sorunlardan birisi, maden atıklarından kaynaklanan ve kimyasal stabilitenin bozulduğu anlamına gelen Asit Kaya Drenajıdır (AKD)*. Başladıktan sonra bitirilmesinin çok güç olması, yüzlerce ve hatta binlerce yıl sürmesi ve geniş bir alana zarar vermesi nedeniyle arama evresinden itibaren özel önem verilmelidir2. İspanya’daki Rio Tinto bakır madeninde, Roma döneminde açılmış bir galeriden 2000 yıldır AMD olduğu halen görülebilmektedir5. AKD, bir cevher veya kayanın bünyesindeki S-2 içeren demirli sülfid minerallerinin (en sık görülen pirit) havanın oksijeni ve nemiyle etkileşerek limonitleşmesi ve sülfürik asit üretmesidir. Bu nedenle, daha arama çalışmaları sırasında maden sahasındaki kayaların asit üretme potansiyeli olup olmadığı araştırılmalıdır. Esasında cevher, işletme sırasında alınarak işlenmek üzere cevher zenginleştirme tesisine taşınacağından bu birimlerden AKD/AMD oluşması birincil önemde değildir. AKD oluşumu açısından dikkat edilmesi gereken birimler, cevherin altında ya da üzerinde bulunan ve maden ocağının açılması ile cevherin alınması sırasında yerinden çıkarılarak pasa deposuna taşınacak olanlardır. Atık özelliği kazanacak bu birimlerin karakterizasyonunun gerçekçi ve sağlıklı yapılması önem kazanmaktadır.

Yazar, Gümüşhane’deki Mastra Altın Madeni sahasında tesisler kurulmadan önceki incelemelerde, cevherli kuvars damarlarının kalın bir silisleşme ve arjilik alterasyon ile çevrelendiği zonun üst kesiminde propilitleşmenin görüldüğü piritli andezit lav ve piroklastiklerinin yer aldığını belirlemiştir7. Maden ocağı açılmasıyla birlikte bu birim AKD üretmeye başlayacağından maden işletmesi öncesinde gerekli önlemler alınarak ileride AKD/AMD sorunuyla karşılaşılması önlenmiştir. Bunun için piritli andezit birimini kat eden kuru dere yatağının alt kotlarında açılan toplama havuzunda biriken sızıntı suyunun asitlik derecesi günlük ölçülerek gerektiğinde alkaliyle tamponlanma yapılarak düşürülmüş ve pasa döküm sahası olarak düşünülen alanın tabanına kireçtaşı parçaları yayılarak oluşturulan tamponlama perdesiyle sızıntı suyunda AKD oluşumu önlenmiştir.

AKD’den, maden arama amacıyla iz sürücü olarak da yararlanılabilir. Yazar, Kütahya’daki Simav Grabeni’nin metalojenisini incelerken6 Pınarbaşı köyü yakınında daha önceki çalışmalarda Miyosen yaşlı Civanadağ tüfleri olarak haritalanmış ve rapor edilmiş birimi kat eden bir küçük dere yatağında AKD oluşu munun varlığını görmüştür. Derenin adı da bu olayı simgeler gibi Sarısu’dur. Bu AKD’nin ancak pirit-kalkopiritli bir birimden geleceğini düşünerek dereyi iç kısımlara doğru izlediğinde, tüflerin altında, porfiri tipte altere olmuş bir granitoid ile karşılaşmıştır. Alterasyonun egemen olduğu limonitleşmeden dolayı Sarıyar denilen yerde pirit merceği bulunmaktadır.

Bir maden işletmesinde, daha planlama aşamasında dikkate alınması gereken en önemli konuların başında su yönetimi gelmektedir. Maden işletmesinde gerek duyulan suyun bulunamaması veya maden ocağının derinleştikçe aşırı su gelirinin olması işletmeyi sıkıntıya sokacağı gibi yöredeki su kaynaklarının maden işletmesi nedeniyle azalması veya kirlenerek kullanılamaz hale gelmesi de yöre halkını ve doğal yaşamı etkileyecektir. Bu olumsuz etkiler ile karşılaşmamanın temel yolu, işletmenin su gelir ve gider bilançosunun daha planlama aşamasında dikkatli bir biçimde hazırlanabilmesi için arama çalışmaları sırasında yöredeki yüzey ve yer altı suyunun not edilmesinden geçmektedir. Ayrıca yapılan sondajlarda su geliri ya da sondaj dolaşım suyu kaybı olursa belirtilmelidir.

Jeoteknik gözlemlerde, çalışılan sahada geçmişte yaşanmış sel, heyelan, deprem gibi doğa kaynaklı afetler not edilir. Maden jeolojisi haritasında eklem takımları, çatlak, fay ve uyumsuzluk gibi süreksizlik yapıları gösterildiği gibi yapılan sondajların karotlarının incelenmesi sırasında bu gibi süreksizlikler belirlenirse kuyu loguna not edilmelidir.

Sosyal Onay

Kaynak: Çanakkale Olay Gazetesi

Çevresel olaylar ile birlikte hareket eden, daha doğrusu çevresel sorunları kaynak alan bir diğer madencilik sorunsalı da yatırıma geçebilmek veya üretime başlayabilmek için yöre halkından sosyal onay alınmasıdır8. Yerel toplum ile çatışmaya giren pek çok projenin iptal edildiği, ertelendiği ya da projenin gerçekleştirilmesinin planlanandan daha fazla zaman ve para kaybına neden olduğu görülebilmektedir. Maden yatırımı ya da işletme döneminde bir sosyal sorunla karşılaşmamak açısından o sahaya madencilik adına ilk kez ayak basan aramacılar, yaptıkları işin ne olduğunu ve sonucunda ne olacağını yöre halkına açıkça anlatmalıdır. Gizlemek ya da bilgi vermemek ileride pek çok soruna kaynaklık edebilir.

Arkeolojik, Tarihi ve Doğal Sitler

Çalışma sahasında arkeolojik, tarihi ve doğal sitler bulunuyorsa ve jeolojik miras kapsamına girebilecek oluşumlar gözleniyorsa bunlar mutlaka rapor edilmelidir. Bu gibi korunması gereken yerler hakkında yeterli ve gerekli incelemeler yapılmadan daha ileri maden jeolojisi evrelerine ve maden işletme hazırlıklarına geçilmemelidir.

Mevzuat

5 Aralık 2017 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7061 sayılı Kanun’un 48’inci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan ifadeyle bugüne kadar arama çalışmalarında istenen ÇED kaldırılmıştır: “Jeolojik haritalama, jeofizik etüd, sismik, karot, kırıntı ve numune alma ile bunlara yönelik sathi hazırlık işlemleri içeren faaliyetler için çevresel etki değerlendirmesi kararı aranmaz”. Bu ifadeden anlaşılan, maden aramanın çevreye etkileri bölümünde sözünü ettiğimiz gibi fiziksel karakteri yüksek olmayan haritalama ya da jeokimyasal örnekleme benzeri çalışmalar için ÇED istenmeyecektir. Yarma/hendek, kuyu, galeri ve sondaj gibi fiziksel karakteri yüksek dolayısıyla çevreye etki yapan çalışmalar için ÇED gerekecektir.

Sonuç

Çevresel nedenlerden dolayı aktif değerlerin kaybı riski ülkemizde üst sıralardadır. Tüm madencilik faaliyetleri çevresel kuşkular nedeniyle tehdit altındadır. Bazı illerde, neredeyse, madencilik yapmak olanaksız hale gelmiştir. Oysaki bir sektörü veya bir teknolojiyi kökten istememek çok anlamsızdır. En masum bir insani faaliyet bile, eğer gerekli önlemler alınmamış ise oluşan heyelanlar, dere yatağına ev yapmak örneklerindeki gibi çevre açısından yıkıcı sonuçlara yol açmaktadır. Yapılan etkinliğin çevresel değerlere etkisinin ne olacağı ve bu etkilerin önlenmesi ya da en aza indirilmesi için gerekli önlemlerin alınması yeterli olmalıdır. Elbette bunların, toplum adına hareket ettiğinin bilincinde olan kamu kurumları tarafından denetlenmesi gerekir. Bir madencilik projesinin öncülleri olan aramacılar, çevresel değerleri korumak amacıyla gereken önlemleri almalıdırlar. Yöre halkını yanıltmamak için, yaptıkları işin ne olduğu hakkında bilgi vermekten de çekinmemelidirler.

 

Kaynaklar
1. British Columbia, 1982, Guidelines for Mineral Exploration, no 19179.
2. Environment Australia, 1996, Onshore Minerals & Petroleum Exploration, Best Practice Environmental Management in Mining, Booklet Series.
3. Environment Australia, 1997, Managing Sulphide Mine Wastes adn Acid Drainage, Best Practice Environmental Management in Mining, Booklet Series.
4. Evans, A.M., 1995, Introduction to Mineral Exploration, Blackwell Science.
5. INAP, 2014, Global Acid Rock Drainage Guide, The International Network for Acid Prevention
6. Oygür, A. V., 1997, Metallogeny of the Simav Graben (Inner-Western Anatolia, Turkey), ODTÜ Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Yayımlanmamış Doktora Tezi, 144 sf.
7. Oygür, A. V., 2006, Gümüşhane-Mastra Altın Madeni, Doğu Karadeniz Bölgesi Maden Kaynaklarının Değerlendirilmesi Sempozyumu Bildiriler Kitabı, C. Demir ve A. O. Yılmaz (ed.), Trabzon, s. 275-283.
8. Oygür, A. V., 2018, Çağdaş Madencilik Faaliyetlerinde Sosyal Onay, Türkiye Madenciler Derneği Sektörden Haberler, Sayı 69, Sf. 64-80.
9. Soylu, M. 2013, Maden Arama Metodları, Maden Jeologları Derneği Eğitim Semineri.
10. Steinbach, V. ve Wellmer, F.-W., 2010, Consumption and Use of Non-renewable Mineral and Energy Raw Materials from an Economic Geology Point of View, Sustainability, Vol. 2, sf. 1408-1430.

 

Kaynak

Dr. A. Vedat Oygür
Jeoloji Mühendisi | Website

Yazara konuyla ilgili soru sormak isterseniz, hangi yazar için mesaj gönderdiğinizi belirterek lütfen [email protected] adresine mail atınız.