Yılmaden Holding olarak 4 kıtada 7 ülkede yürüttüğümüz madencilik ve metal üretim faaliyetlerimizde çevre ve iş güvenliği konularına özel hassasiyet gösteriyoruz. Operasyonlarımızda, faaliyet gösterdiğimiz ülke standartlarının yanı sıra uluslararası standartları da sağlamak öncelikli hedefimiz. Bu sayede, holding çapında benimsenen ve tüm işletmelerimizde üst seviyede uygulanan bir çevre ve iş güvenliği kültürü oluşturmayı başardık. Aksi takdirde Rusya ve Kazakistan gibi hem iklimsel hem de ticari ve politik zorluklar içeren ülkelerde, İsveç ve ABD gibi çevre kanunlarının en üst seviyede uygulandığı ülkelerde, Kolombiya gibi coğrafi ve siyasi güçlüklerin aşılması gereken deniz aşırı bölgelerde operasyonlarımızı yıllardır başarıyla sürdürmemiz mümkün olamazdı.
Bu anlayışla, bünyemize kattığımız işletmelerin tamamında birçok alanda fark yaratarak daha çevreci ve güvenli üretim yapmanın yanında karlılığımızı da önemli ölçüde arttırdık. Sürdürülebilir madencilik açısından örnek teşkil ederken, yöre halkının ve ulusal kurumların güvenini kazanarak bölge ve ülke ekonomisine önemli katkılar sağladık. Yılmaden Holding’in kısa zamanda Türkiye’nin en büyük krom cevheri ve ferrokrom üreticisi olmasının yanında, dünyanın da bu alandaki sayılı ve saygın madencilik şirketleri arasına girmesinin altında yatan en önemli neden bu anlayıştır.
İşletmelerimizde üretimin çevresel etkisini bertaraf etmeye yönelik önlemlerimiz her yıl planladığımız yatırım kalemlerinin en büyük kısmını oluşturuyor. Üretim sırasındaki tüm çıktılarımız mevcut atık yönetim planımız çerçevesinde hem nicelik hem nitelik açısından değerlendirilerek uygun kategorilerde sınıflandırılıyor. Daha sonra, kategorilerin gerektirdiği atık bertaraf önlemleri yerel ve uluslararası standartlara göre belirleniyor ve hassasiyetle uygulanıyor.
2018 yılında Kazakistan’ın Aktobe Bölgesi’nde bulunan yer altı kromit madenimizde, madenden çıkan drenaj suyunun içme suyu standartlarında doğaya kazandırılması amacıyla yaklaşık 3 milyon dolarlık bir atık su arıtma tesisi yatırımı gerçekleştirdik. Bu proje çevresel etki bertarafı yanında, yöre halkının güvenle kullanabileceği bir su kaynağı sağlamış olmak açısından da çok önemliydi. Projenin bir Türk mühendislik ve ekipman üreticisi firma tarafından gerçekleştirilmiş olması da bizim için ayrı bir gurur kaynağı oldu.
Çevresel önlemlerin alınmasının yanında, bunların düzenli olarak izlenmesi ve raporlanması da büyük önem taşıyor. Bu sayede herhangi bir emisyon artışı veya sızıntının büyümeden önlenebilmesi sağlanabilir. Her işletmemizde bulunan ve merkezi olarak koordine edilen çevre birimlerimiz, gerekli noktalardaki toz, gürültü, su gibi parametrelerin gözlendiği ölçüm istasyonlarından aldıkları verileri periyodik olarak ölçüp değerlendiriyor.
Sıfır Atık
Birçok endüstriyel ölçekli firmanın ulaşmak istediği nokta olan “Sıfır Atık” ilkesi Yılmaden Holding’in de hem çevresel hem de ekonomik açıdan çok değerli gördüğü bir hedef. Bunun yanı sıra Yılmaden Holding’in dünyanın bu hedefe en çok yaklaşan madencilik firması olduğunu söylersek abartmış sayılmayız. İşlem görmüş her malzemenin ekonomik bir değer içerdi ğine inanıyor ve bu değeri ortaya çıkarmayı amaçlıyoruz. Bu konuda holding çapındaki uygulamalardan birkaç örnek verebilirim:
Elazığ’da bulunan Eti Krom AŞ ferrokrom fırınlarımızda, baca gazı emisyonlarımız kullanılan özel filtreler sayesinde belirlenen limit değerlerin çok altında tutulurken, filtrelerde tutulan tozları üretimde kullanarak maddi değerin havaya uçmasına da engel oluyoruz. Baca emisyonlarımız çevre il müdürlüğüne bağlı online ölçüm cihazları ile sürekli olarak izlenebiliyor.
Yine Eti Krom fabrikamızda ferrokrom üretimi sırasında oluşan cüruflardan fiziksel yollarla metali geri kazandıktan sonra, elde edilen temiz cürufu agrega olarak beton ve parke taşı, yağmur oluğu gibi yapı malzemeleri üretiminde kullanıyoruz. Ayrıca, onlarca yıldır tesis sahasında bekletilen cürufların içerisinden de yılda 7000 ton civarında metal üretmeyi başardık. Bu işlemden sonra arda kalan cüruflar da yine aynı amaçla değerlendirilerek hem maden ocaklarımızdaki beton ihtiyacı karşılanıyor hem de yöre halkı ve belediyelerin çevre düzenlemelerine katkıda bulunuluyor.
Fırınlarımızdaki atık ısının kazanılarak enerjiye dönüştürülmesi de değerli projelerimizden. 2016 yılından beri, 28 MW gücündeki fırınımızdan 3,5 MWh enerjiyi buhar türbini vasıtasıyla geri kazanıyoruz. Bu sayede daha az enerji harcayarak çevresel değer yaratırken, üretim maliyetlerimizi de düşürerek ekonomik değer yaratıyoruz.
Kazakistan’da da benzer bir anlayışla hareket ederek atık stokunda bulunan, ekonomik değer ihtiva eden ancak pazar bulamayan kromit atıklarımızı proseste yaptığımız birkaç sistemsel geliştirme sayesinde ekonomiye kazandırmayı başardık. Bu sayede üretim verimliliğimizi %55’ler seviyesinden %70’lere çıkarabildik.
Yenilikçi Kromit Atığı Geri Kazanım Projesi
“Milli Enerji ve Maden Politikası” ışığında, lisans tezinden yola çıkarak, iki yılı aşkın bir süredir AR-GE çalışmalarını yürüttüğümüz, kromit atıklarından ve düşük tenörlü cevherlerden yüksek verimlerle kromit kazanımını konu alan projemiz 2019 Şubat ayı itibariyle pilot çapta üretime başladı. Bu proje sayesinde kromit konsantre tesisimize ait atık sahasında bulunan yaklaşık 1 milyon ton atığı geri kazanırken, düşük tenörlü olması sebebiyle işletilemeyen bazı kromit ocaklarımızı da üretime açacağız. Projenin önemli bir özelliği de kromit ile birlikte olivin mineralini de kazanabiliyor olmamız. Geriye kalan serpantin ürününü ise yer altı ocaklarımızda dolgu malzemesi olarak kullanmak üzere AR-GE çalışmalarımıza başladık. Böylelikle mevcut atık sahasını tamamen temizleyerek oluşacak vadiyi doğaya kazandırmayı amaçlıyoruz. Bu projemiz yenilikçi ve çevreci olmasıyla birlikte yaklaşık 52 milyon dolarlık bir değer yaratacak olması sebebiyle tüm sektör oyuncularının ilgisini çekiyor.
Maden Atıklarının Karakterizasyonu ve Maden Atığı Bertaraf Tesislerinin Sınıflandırılması
15 Temmuz 2017 tarihinde yürürlüğe giren Maden Atıkları Yönetmeliği maden atıklarını pasa ve zenginleştirme tesisi atığı olarak sınıflarken, aynı zamanda asit üretme potansiyeli açısından da karakterize ederek, gerekli bertaraf ve depolama tesisi standartlarını tanımlıyor. Önceki yönetmelikte maden atıklarının cevher türü, mineral ve elementel içeriğine göre yapılan atık sınıflaması, yeni yönetmelik ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yetkilendirilen laboratuvarlarca yapılan bir dizi analiz ve inceleme sonucuna göre belirleniyor. Laboratuvar raporu bir tavsiye niteliğinde olup, son karar bakanlık tarafından alınıyor. Yönetmelikte yapılan bu değişiklik ile, her maden işletmesine ait atık özel olarak inceleniyor ve atığın çevresel etkisi tespit edilerek uygun atık sınıfı belirleniyor.
Yönetmelikteki değişiklik sülfür içerikli cevherler (bakır, kurşun, çinko, pirit, kalkopirit, piratin, sfalerit, galen, vs.) açısından önemli bir değişiklik yaratmıyor. Bu tür cevherlere ait zenginleştirme atıkları analize gerek duyulmadan A kodu ile Tehlikeli Atık olarak sınıflandırılıyor. Ayrıca, işletmeci tarafından tehlikeli atık sınıfında olduğu kabul edilen zenginleştirme atıkları için de herhangi bir analiz yapılmasına gerek duyulmuyor.
Pasa atıkları da sülfür içermeleri halinde potansiyel atık üretici olarak görülüyor ve önleyici tamponlama, sızıntı sularının toplanması ve çevresel izleme sistemlerinin kurulması zorunlu kılınıyor. Yine tüm pasa atıkları için de sülfür içeriği ve statik-kinetik testler yapılarak asit üretim potansiyeli belirleniyor ve gerekli atık kategorisi tanımlanıyor.
Yeni yönetmelikten en çok etkilenen madencilik kolu ise krom üretimi oldu diyebiliriz. Inert sınıftan çıkarılan krom tesisi atıkları sektörde bazı soru işaretlerinin doğmasına sebep oldu. Yeni yönetmelikle karakterizasyon testlerinde Tübitak tarafından tehlikeli atık sınıfına girdiği yönünde rapor verilen kromit tesisi atıkları olduğunu görüyoruz. Aynı atık için üniversiteler tarafından farklı sınıflandırma yapılabiliyor. Bu da özellikle kromit tesisi atıkları için atık sınıflandırma konusunun henüz tam olarak netleştirilmediğini gösteriyor.
Tehlikeli sınıftaki bir atık için asgari 50 cm kalınlığında ve 10-9 m/sn geçirimsizlik katsayısına sahip kil dolgu ile birlikte HDPE (yüksek yoğunluklu polietilen) jeomembran ile güçlendirilmiş atık depolama tesisi gereksinimi varken, tehlikesiz sınıf için düşük seviyede de olsa bir geçirimsiz tabaka oluşturma koşulu bulunuyor. Hali hazırda tesis atıklarını depoladıkları alanlarda bu şartları sağlamayan işletmeciler için ciddi ek maliyetler doğabilir. Bu da Güney Afrika kromlarıyla sıkı bir rekabet halinde olan yerli kromit cevheri üreticilerinin rekabet güçlerini azaltacaktır.
Cemil Acar
Yazara konuyla ilgili soru sormak isterseniz, hangi yazar için mesaj gönderdiğinizi belirterek lütfen [email protected] adresine mail atınız.