Türk Maden Endüstrisi Hakkında

Genel Durum

Ülkemiz bulunduğu jeolojik kuşak itibariyle mineral çeşitliliği bakımından dünyanın zengin
ülkeleri arasındadır. Türkiye, mineral çeşitliliği açısından dünyada 10. sırada, üretim bakımından 27. sırada yer almaktadır.

Dünya üzerinde ticareti yapılan 90 maden çeşidinden 77’si Türkiye’de bulunmaktadır ve bunlardan 70’in üzerinde mineralin üretimi yapılmaktadır.

Dünyada 132 ülke arasında toplam maden üretim değeriyle 28. sırada yer alan Türkiye, maden çeşitliliği açısından ise 10. sırada bulunmaktadır.

Dünyadaki toplam bor rezervinin %73’ü (3,3 milyar ton) ülkemizde yer almaktadır ve 2019 küresel bor üretiminin %56’sını Türkiye tek başına gerçekleştirmektedir. Son yıllarda borun katma değerli ve stratejik ürüne dönüştürülmesi kapsamında önemli birkaç tesislerin kuruluşu gerçekleştirilmiş ve gerçekleştirilmeye devam edilmektedir.

ABD Jeolojik Araştırma Kurumu tarafından dünya genelinde yapılan araştırmalara göre dünyanın en büyük perlit rezervleri de ülkemizde bulunmaktadır. Barit rezervimiz dünyada ikinci sırada, trona rezervimiz üçüncü, manyezit ve krom rezervlerimiz ise dördüncü sıradadır. Bunların dışında; diyatomit, feldispat , mika, molibden, mermer ve doğal taş, pomza, bentonit, toryum, vermikülit, zeolit ve sepiyolit rezervlerimiz de dünyada sayılı rezervler arasındadır.

Türkiye 2016 yılında; bor, pomza, feldispat üretiminde birinci, trona, manyezit üretiminde ikinci, krom, perlit, bentonit üretiminde üçüncü, kum-çakıl, alçıtaşı üretiminde dördüncü, zeolit, mika üretiminde beşinci, kaolen üretiminde altıncı, antimuan ve barit üretiminde ise yedinci sıradadır. Kil, molibden, tuz, mermer ve linyit üretimlerimiz de dünya ölçeğindedir.

Son 10 yılda MTA Genel Müdürlüğü tarafından yapılan çalışmalar sonucunda;
Konya – Karapınar sahasında 1,8 milyar ton,
Eskişehir – Alpu sahasında 1,5 milyar ton,
Trakya Kömür Havzasında 1,5 milyar ton,
Afyon – Dinar sahasında 941 milyon ton linyit rezervine sahip kömür havzaları keşfedilmiştir.

GSMH İçinde Madenciliğin Rolü

Gelişmiş ülkeler gelişmişliklerini maden üretimlerine borçludurlar. Bu ülkelerde madenciliğin Gayri Safi Milli Hasıla (GSMH) içindeki payı %4 ila 22 arasında iken 2019 yılsonu itibariyle ülkemizde madencilik sektörünün GSYİH’deki payının sadece %1 seviyesindedir. Bu durum değerlendirildiğinde sektörün potansiyelini yeterince ortaya çıkaramadığı görülmektedir.

Yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı gibi madenlerimiz ülke ekonomisine ciddi katkılar
sağlayacak kapasiteye sahiptir. Rezerv ve/veya üretim miktarları göz önünde bulundurulduğunda ise dünya emtia pazarlarını etkileyecek stratejiler geliştirmemiz gereken maden kaynaklarımız bulunmaktadır.

İhracat

2019 yılında 180 milyar USD olarak gerçekleşen ülkemiz toplam ihracatındın %2,4’ü madencilik sektörü ihracatı olup 4,31 milyar USD olarak gerçekleşmiştir. Ülkeye doğrudan döviz girişi anlamına gelen maden ürünleri ihracatımız, yukarıdaki temel bilgiler ışığında kolaylıkla artırılabilecek durumdadır.

Bazı Önemli Maden Üretimlerimizde Durum

Bor: Bor madenlerimiz Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına göre bir devlet kuruluşu olan Eti Maden İşletmeleri tarafından üretilmektedir. Eskişehir, Balıkesir, Kütahya ve Bursa yörelerindeki madenlerimizde üretilen bor cevheri ile dünya ihtiyacının yarısından fazlasını karşılamaktayız. Türkiye’de 2019 yıl sonu itibarıyla 2,04 milyon ton rafine bor ürünleri üretimi gerçekleştirilmiştir.

Kömür: Ülkemizde 2018 yılında satılabilir kömür üretimi; linyit, taşkömürü ve asfaltit olmak üzere toplam 83,9 milyon ton olarak gerçekleşmiştir. 2018 yılında ülkemizde toplam 122.7 milyon ton kömür tüketilmiştir. Aradaki fark maalesef yurt dışından ithal edilmek zorunda kalınmıştır. Linyit, asfaltit ve taşkömürü toplamındaki kömür kaynağımız (rezerve dönüşme potansiyeli olan) 20,66 milyar tondur. Yani hiç ithalat yapmadan uzun yıllar kendi kendimize yetebilecek potansiyele sahibiz.

Krom: Dünyanın en çok krom üreten ülkeleri arasında bulunan Türkiye, krom üretiminin bir kısmını ihraç etmektedir. Ülkemizde 2019 yılında 8,6 milyon ton krom cevheri üretilmiştir.

Demir: Demir, dünya yüzeyinde en yaygın dördüncü mineral ve yerkabuğunda en çok bulunan metaldir. Ülkemizde 2019 yılında 14,4 milyon ton demir cevheri üretilmiştir. Üretilen cevherler demir-çelik ve çimento fabrikalarımızı beslemektedir ancak üretimimiz tüketimimizi karşılamamaktadır ve yurt dışından ithalat yapmak zorunda kalmaktayız.

Altın: Türkiye’de 2001 yılından bu yana altın üretilmekte olup 19 yılda 340 ton altın üretilmiştir. Türkiye altın ihtiyacının %80’ni ithal etmekte, %20’sini kendi kaynaklarından karşılamaktadır.

Bir altın madeninin keşfedilip ilk altının üretilmesine kadar geçen süre ülkemizde 10 ila 15 yılı bulmaktadır. Bu süre boyunca yatırımcı firma sadece para harcamakta, herhangi bir kazanç elde etmemektedir. Ülkemiz altın talebi de oldukça yüksek olup yıllık ortalama 160 tondur. 2019’da bu miktarın 38 tonu kendi madenlerimizden karşılanabilmiştir.

Trona: Trona rezervi açısından dünyada 2. sırada olan Türkiye trona ihtiyacını kendi üretimiyle karşılayıp, üretimin önemli bir kısmını da ihraç etmektedir. Ülkemizde var olan 2 tesiste yıllık yaklaşık 2 milyon ton trona işlenerek; 1 milyon ton doğal soda külü, 100 bin ton sodyum bikarbonat ve 30 bin ton kostik soda elde edilmektedir.

Doğal Taşlar: Doğal taş bakımından, jeolojik yapısı itibarıyla zengin bir çeşitliliğe ve potansiyele sahip olan ülkemizde, bugünkü verilere göre 4 milyar m3 işletilebilir mermer, 2,8 milyar m3 işletilebilir traverten, 1 milyar m3 granit rezervi bulunmaktadır. Bu değerlere göre Türkiye dünya doğal taş rezervinin yaklaşık %40’ına sahiptir. Dünya mermer ihracatında ülkemiz Çin ve İtalya’nın ardından üçüncü sırada bulunmaktadır. 2019 yılında blok mermer-traverten 4,48 milyon ton ve 864,89 milyon dolarla toplam maden ihracatımız içinde en fazla ihraç edilen ürün olurken işlenmiş mermer 1,78 milyon ton ve 709,71 milyon dolarla ikinci sırada yer almıştır.

Bakır: Türkiye’nin hali hazırdaki bakır madenlerinde üretilen cevherlerden zenginleştirilmiş bakır konsantreleri toplamı 550.000 tondur. Bu miktarın saf bakır içeriği ise yaklaşık 110 bin ton dur. Söz konusu 550.000 ton konsantrenin 350.000 tonu Samsun İzabe Tesisine (70 bin ton kapasiteli) gönderilmekte geriye kalan 200 bin ton konsantre ise İzabe Tesisi kapasite yetersizliği nedeniyle yurt dışına ihraç edilmektedir.