Altın Madenciliğinin Sosyal ve Ekonomik Etkileri Üzerine

0
756

Dünya Altın Konseyi (WGC) tarafından Haziran 2015’te, “The Social and Economic Impacts of Gold Mining” adıyla bir rapor yayımlandı. Raporda genel olarak altın madenciliğinin sosyal ve ekonomik etkileri aktarılmaktadır.

Ülkemizde olduğu gibi bütün dünyada, altın madenciliğinin sosyal ve ekonomik etkilerini anlamak ve doğru değerlendirmek önemli bir konudur. Altın madenciliğinin olası olumsuz sosyal ve çevresel etkileri üzerinde çok konuşulduğu halde olumlu sosyo-ekonomik etkileri genellikle gündeme gelmemektedir. Çevre konusunda sorumluluk sahibi altın madenciliği şirketleri, çalıştıkları yörelerde, sürdürülebilir sosyo-ekonomik gelişmeyi destekleyen önemli bir rol oynamaktadır. Altın madenciliği yapan şirketlerin yaptıkları harcamaların %70’ini tedarikçilere, müteahhitlere ve çalışanlarına yaptığı ödemeler oluşturmaktadır.

Şekil 1. Altın madenciliğinin yarattığı Dolaysız Katma Değerin 2000-2013 döneminde artışı (Milyar ABD Doları olarak)

Küresel ekonomiye doğrudan katkıyı oluşturan Dolaysız Katma Değer 2000 yılından 2013’e kadar yedi kat artmıştır (Şekil 1). Dünyanın en büyük altın üreticisi haline gelen Çin’de altın madenciliğinin durumu, küresel ekonomik güç olarak yükselişini açıkça göstermektedir. Sektörün ulusal ekonomiye katma değer olarak katkısı, 2007’den bu yana %269 olarak artmıştır.

Altın madenciliğinin gerçekleştirdiği üretimden kaynaklanan küresel ekonomiye doğrudan katkı, 2013 yılında 83 milyar ABD doları iken, malzeme ve hizmetlere yapılan harcamalardan ileri gelen dolaylı katkı dikkate alındığında bu miktar 172 milyar ABD doları olmaktadır. Altın madenciliğinin yarattığı doğrudan (altın üretiminin değeri) ve dolaylı (altın üretimine katılan yan sanayilerin yarattığı miktar) katma değer de dikkate alındığında sektörün ekonomik etkisi iki katından fazla olmaktadır. Eğer devlet, doğrudan geliri oluşturan vergilerin ve devlet hakkının toplanması ve dağıtılmasında kamusal şeffaflığı sağlar ise altın madenciliği yapılan yörelerin halkı da bu katkının önemini anlayabilecektir. Öte yandan böyle bir şeffaflık uygulaması, madencilikten elde edilen devlet gelirlerinin yanlış kullanılmasını da önleyebilecektir.

Şekil 2. 2013 yılında altın üreticisi ilk 30 ülkenin altın madenciliğinden yarattığı toplam katma değer (Milyar ABD Doları olarak; koyu yeşil çubuk: Dolaylı KD, açık yeşil çubuk: Dolaysız KD) ile bu miktarların ülkenin GSMH’sindeki yeri (% olarak kırmızı nokta)

Gelişmiş sanayi ülkelerinde, altın madenciliğinin yarattığı toplam katma değerin GSMH içindeki payı çok düşüktür (Şekil 2). Buna karşın, sanayisi henüz farklılaşmamış, gelişmemiş ülkelerde bu pay oldukça yüksektir. Dünya toplam altın üretiminin %40’ını karşılayan ilk dört ülkede altın madenciliğinin GSMH içindeki payı ortalama %0,25 dolayındadır. Türkiye’de altın üretiminden yaratılan toplam katma değerin GSMH içindeki payı gelişmiş ülkelerdeki ile çok benzerdir. Fakat Endonezya, Filipinler, Ekvator ve Mısır’ın da bizimki gibi bir eğilim gösterdiğine dikkat edilmesi gerekir.

Dünya Bankası verilerine göre 2013 yılında yaratılan katma değer olarak Çin 25 milyar ABD doları ile birinci sırada; Türkiye ise 2,5 milyar ABD doları ile 19’uncu sıradadır. Halbuki 2013 yılındaki altın üretimleri dikkate alındığında Çin’in 430 ton üretimi ve 33,5 ton olan bizimki arasındaki oran ise yaklaşık 13 kattır. Eğer altın üretimi ve yaratılan katma değer arasında bir bağıntı olduğunu düşünürsek, Çin’e göre, yaptığımız üretimden daha fazla katma değer ürettiğimiz görülebilir.

Gözlenen önemli bir genel eğilim de, altın madenciliğinin ekonomik etkilerinin gelişmiş ülkelerden az gelişmiş ülkelere doğru kaymasıdır. Nasıl yüzlerce yıl önce dünya madenciliğinin merkezi Avrupa iken, 19’uncu yüzyılda ABD’ye kaymışsa, 20’nci yüzyılın sonundan itibaren madenciliğin önemli bir bölümü artık, henüz el atılmamış devasa rezervlere sahip olan Afrika ve Güney Amerika’da yapılmaktadır1. Altın üretim listesinin ilk 30 altın madencisi ülkenin %60’tan fazlası düşük veya düşük-orta gelir düzeyindeki ülkelerdir.

Copyright by theaustralian.com.au

Bunun yanında şirketler, yöreye madenin kendisinden daha değerli alt yapı yatırımları da yapmaktadırlar. Maden işletmeleri genelde kırsal yörelerde olduğundan şirketler, gereksinim duydukları günlük malzeme temini, vasıfsız işçilerin eğitimi, hizmetler gibi yeni sektörlerin gelişmesi ile su, yol, elektrik gibi alt yapı olanaklarının yöreye getirilmesi konularında yararlı olmaktadır. Hükümetler, bir maden işletmesinden elde edilen geliri o madenin bulunduğu yöreye harcamadığından alt yapı gereksinimini çoğunlukla şirketler kendileri karşılamaktadırlar. Bu yatırımlar, o yöre için madenin kısıtlı ömrü boyunca elde edilecek gelirden çok daha önemli olmaktadır. Bu alt yapı yatırımlarının büyük bir bölümü de, maden üretime başlamadan önce yapılmaktadır.

Ülkelerin genelinde, altın madencisi şirketlerin gelir vergisi ve diğer kurumsal vergileri devlete doğrudan ödediklerinin %60’ı iken bu şirketlerden alınan Devlet Hakkı ve arazi kiraları ancak %15 olmaktadır. Altın madenciliği yapılan ülkelerin hükümetleri, doğal olarak, altın madenciliğinden elde edebildikleri gelirleri en yükseğe çekmek istemektedirler. Bu ülkelerin ekonomileri, devlet hakkından ve devlet arazisine ait kiralardan kazanabildiğinden çok daha fazlasını altın madencisi şirketlerin üretim çalışmalarından kazanmaktadır. Gelirlerini maksimize etmek isteyen hükümetlerin yapacağı tek şey, çok basitçe, Devlet Hakkı ve arazi kirası gibi çok düşük meblağları dikkate almayarak üretimi artırmak, dolayısıyla vergileri çoğaltmak üzere altın madenciliğinde üretim çalışmalarını desteklemek ve kolaylaştırmak olmalıdır.

Kaynaklar

 www.gold.org/gold-mining/economic-contribution/social-economic-impact 

Kaynak

Dr. A. Vedat Oygür
Jeoloji Mühendisi | Website

Yazara konuyla ilgili soru sormak isterseniz, hangi yazar için mesaj gönderdiğinizi belirterek lütfen [email protected] adresine mail atınız.