Ana Sayfa Blog

“Türkiye Maden Sahaları Rehabilitasyon Bilgi Bankası” Sektörün Hizmetinde!

0

Madencilik Türkiye Dergisi, ülkemiz sınırları içerisinde bulunan ve madencilik faaliyetleri sona erdiğinde doğaya ve/veya ekonomiye kazandırılan sahaları sektörün hizmetine sundu.

Bilindiği üzere madencilik faaliyetleri yer kabuğu üzerinde gerçekleştirilen uzun süreli ancak geçici faaliyetler olarak ifade edilir, ülkelerin kalkınması için gerekli olan bu faaliyetlerin yapılması zorunludur. İşletme esnasında maalesef doğaya zarar veriliyor gibi görünse de bu geçici faaliyet sona erdiğinde doğa eski haline dönüştürülmekte, yani işletme sahası doğaya geri kazandırılmaktadır. Hatta sahanın uzun vadede eskisinden daha iyi bir hale getirildiği örnekler de mevcuttur.

İşletme sonrasında genellikle saha doğaya geri kazandırılırken uygun alanlarda ise ekonomiye kazandırma faaliyetleri yürütülmektedir. Ülkemizde ve dünya genelinde kapanan maden sahaları müzelere, ekoparklara, fuar alanlarına, otellere ve benzeri çeşitli ekonomik işletmelere dönüştürülebilmektedir.

Türkiye Maden Sahaları Rehabilitasyon Bilgi Bankası’na buradan ulaşabilirsiniz.

Doğa ve Çevreyle Uyumlu Madencilik Faaliyetleri-3

0

Madencilik Türkiye Dergisi tarafından hazırlanan doğa ve çevreyle uyumlu madencilik faaliyetleri serisi, dünyanın hiçbir yerinde madencilik yapılmıyormuşçasına, ülkemizdeki madencilik faaliyetlerine karşı negatif duruş sergileyenlerde farkındalık oluşturmak adına dünyadan çeşitli örnek görüntülerin yer aldığı bir yazı dizisidir. Bu vesileyle de madencilik ve çevre uyumuna inanmayanları düşünmeye davet ediyoruz.

Yazı dizisinin ilk bölümü: Doğa ve Çevreyle Uyumlu Madencilik Faaliyetleri-1

Yazı dizisinin ikinci bölümü: Doğa ve Çevreyle Uyumlu Madencilik Faaliyetleri-2

Kaolin Ocakları, Plymouth, Birleşik Krallık

Birleşik Krallık’ın güneyinde bulunan liman kenti Plymouth’un verimli kaolin ocakları kentin 5-6 km dışında bulunmaktadır. Ocaklar ile Plymouth arasında çok verimli tarım arazileri yer almaktadır. Maden ocakların çevresi pek çok doğa sever tarafından yürüyüş parkuru olarak kullanılmaktadır. Ocaklar ayrıca Dartmoor Ulusal Parkı’nın da tam sınırında yer alarak dikkat çekmektedir. Dartmoor çok zengin tarihi dokusuyla ve yaban hayatıyla öne çıkan kırları, ormanları, nehirleri ve vadileri bünyesinde barındırmaktadır. Ulusal parkta binicilik, avcılık ve trekking gibi çeşitli doğa sporları yaygın şekilde yapılmaktadır. Ulusal park içerisinde de eski tarihlere ait taş ocakları bulunduğu da bilinmektedir. Ulusal Park, tarım arazileri, doğa sporu alanları ve kent yerleşimi maden ocaklarıyla neredeyse iç içe şekilde varlıklarını sürdürmektedir.

İncelemek isteyenler için koordinat.

Altın Madeni, Boddington, Avustralya

Boddington altın madeni, Batı Avustralya’nın 2000 nüfuslu Boddington kasabasının 13 km kuzeybatısında bulunan bir altın ve bakır madenidir. Son yıllarda Avustralya’nın en büyük açık ocağı olan Super Pit’i gölgede bırakarak Avustralya’nın en büyük altın madeni haline geldi. 2022 itibariyle Boddington, Avustralya’nın en çok altın üreten madenidir. Maden Avustralya’nın yemyeşil batı bölgesinde, kent ormanı içerisinde yer alıyor. Bölge hayvancılık ve kereste endüstrisi için önemli bir bölge olarak kabul ediliyor. Boddington madeninde cevherin çıkarıldığı ocaklardaki dev kamyonlarla taşınan cevherin konveyörlerle altına dönüştürülmek üzere işleme tesisine nakledilmesinin ve işleme tesisindeki diğer faaliyetlerin izlendiği halka açık turistik turlar düzenleniyor.

İncelemek isteyenler için koordinat.

 

Manyezit Madeni, Navarre, İspanya

Avrupa’nın en büyüklerinden biri olan Navarre manyezit madeni, İspanya’nın kuzeyinde, sık dokulu ormanların içerisinde yer almaktadır. Açık ocağın birkaç yüz metre ilerisinden itibaren bir baraj gölü bulunmakta, gölün kenarında da Eugi kasabası yer almaktadır. Bu baraj 20 km mesafedeki Pamplona kentinin su kaynağı olarak görev yapmaktadır. Agra deresinin ocağın hemen alt sınırından geçerek madenden etkilenmeden bu içme suyu barajına su taşıması ise dikkat çekicidir. Eugi kasabasının geleneksel mimarisi, baraj gölünün doğası ve maden etrafındaki geniş ormanlık arazi doğa yürüyüşçülerini kendine çekmektedir.

İncelemek isteyenler için koordinat.

 

Sitemizde yer alan diğer iyi uygulama örnekleri için tıklayın.

Doğa ve Çevreyle Uyumlu Madencilik Faaliyetleri-2

0

Madencilik Türkiye Dergisi tarafından hazırlanan doğa ve çevreyle uyumlu madencilik faaliyetleri serisi, dünyanın hiçbir yerinde madencilik yapılmıyormuşçasına, ülkemizdeki madencilik faaliyetlerine karşı negatif duruş sergileyenlerde farkındalık oluşturmak adına dünyadan çeşitli örnek görüntülerin yer aldığı bir yazı dizisidir. Bu vesileyle de madencilik ve çevre uyumuna inanmayanları düşünmeye davet ediyoruz.

Yazı dizisinin ilk bölümü: Doğa ve Çevreyle Uyumlu Madencilik Faaliyetleri-1

Malartic Altın Madeni, Québec, Kanada

Malartic Altın Madeni Kanada’nın faal durumdaki en büyük açık ocak altın madeni işletmesi. Siyanür kullanılarak altın ve gümüş üretilen madende açık ocakta 2029, yer altında ise 2039 yılına kadar üretim planlanıyor. İşletme Québec’in Abitibi Altın Kuşağı’nın kalbinde, 3500 nüfuslu Malartic Kasabasının hemen yanında bulunuyor. Etrafı ormanlarla çevrili bu altın madeni 2 km uzunluğunda, 900 metre genişliğinde ve 380 metre derinliğinde büyük bir açık ocağa sahip. İşletmeci şirket tarafından maden ömrünün bitiminde ocakların rehabilite edilerek yeniden doğaya kazandırılması için proje oluşturuldu ve bu proje Kanada Doğal Kaynaklar ve Orman Bakanlığı tarafından onaylandı. Madenin hemen yanı başındaki kasabada tarihi binalar, mineraloji müzesi, golf sahası, kamp alanları ve daha pek çok doğal aktivite alanları mevcut.

İncelemek isteyenler için koordinat.

Carrara Mermer Ocakları, Toskana, İtalya

İtalya’nın üzüm bağlarıyla meşhur Toskana bölgesi aynı zamanda İtalya’daki en ünlü mermer ocaklarına da sahip. Bölgedeki Carrara kenti beyaz mermerleriyle meşhur. Sahilden bakıldığında dağlarda kilometreler boyunca mermer ocaklarının görülebildiği bölgedeki madencilik faaliyetleri ile dünyanın birçok ülkesine yüksek katma değerli ve yüksek fiyatlı ürünler satılarak bölge ekonomisine katkı sağlanıyor. Carrara aynı zamanda bir turizm kenti. Turizm ve maden faaliyetlerinin bir arada yürütüldüğü kentte Pisa Kulesini ve Carrara Mermer Ocaklarını bir arada gezebileceğiniz ve ocaklardaki üretim yöntemleri ile kullanılan makineleri inceleyebileceğiniz turistik turlar düzenlendiğini biliyor muydunuz?

İncelemek isteyenler için koordinat.

Hambach Linyit Madeni, Elsdorf, Almanya

Bir milyon nüfuslu Köln şehrine 35 km mesafede yer alan bu linyit ocağında faaliyet 1978 yılında başladı. Madenin etrafında üç tane de termik santral bulunmaktadır. Derinliği 411 metreyi bulan açık ocak işletmesinde üretilen kömür ile Almanya’nın toplam elektrik ihtiyacının yüzde beşinin karşılandığı dönemler olabiliyor. Ocağın faaliyet gösterebilmesi için iki kasaba ve mevcut otobanın yeri değiştirildi. Ayrıca bu linyit ocağı açık hava müzesi haline getirilerek etrafına seyir noktaları ve bilgi panoları yerleştirilmiştir. Bu şekilde faaliyet halindeki bir ocağın ilgi çekici turistik bir alana dönüştürülmesi sağlandı. İnsanlar özellikle dünyanın en büyük iş makinalarından olan dev ekskavatörleri çalışırken görmeye gelmektedir. Diğer taraftan üretimin sona erdiği alanların doğaya yeniden kazandırılması çalışmaları da sürmektedir.

İncelemek isteyenler için koordinat.

 

Sitemizde yer alan diğer iyi uygulama örnekleri için tıklayın.

Doğa ve Çevreyle Uyumlu Madencilik Faaliyetleri-1

0

Madencilik Türkiye Dergisi tarafından hazırlanan doğa ve çevreyle uyumlu madencilik faaliyetleri serisi, dünyanın hiçbir yerinde madencilik yapılmıyormuşçasına, ülkemizdeki madencilik faaliyetlerine karşı negatif duruş sergileyenlerde farkındalık oluşturmak adına dünyadan çeşitli örnek görüntülerin yer aldığı bir yazı dizisidir. Bu vesileyle de madencilik ve çevre uyumuna inanmayanları düşünmeye davet ediyoruz.

Diabaswerk Agrega Ocağı, Bad Harzburg, Almanya

Çok geniş ormanlık alanın içerisinde yer alan ve uzun yıllardır çevreyle uyumlu şekilde faaliyet gösteren bir agrega (diyabaz) ocağıdır. Yerleşim yerlerine ve barajlara sadece birkaç km mesafededir.

İncelemek isteyenler için koordinat.

Kiruna Demir Madeni, Kiruna, İsveç

Kiruna, İsveç’in kuzeyinde bulunan bir kent olup ormanlık bir alan üzerinde yer alır. 25 bini aşkın nüfusa sahip bu kentin yakınında bulunan Jukkasjärvi adlı buz otel dünyanın her yerinden turist çekmektedir. Kayak, snowboard, köpekli kızak, buzda balık avlama gibi etkinlikler için de bölge turistik açıdan oldukça önemlidir. Kentin hemen sınırında ise dünyanın en büyük ve en modern demir cevheri madeni, önceleri açık ocak, şimdilerde ise yer altı ocağı şeklinde yüz yıldan fazla zamandır faaliyettedir.

Avrupa’nın en büyük demir rezervine sahip bölgede bulunan Kiruna kentinin, çok uzun süredir devam eden işletme sürecinde zeminsel ve yapısal bütünlüğünün bozulduğu bilgisi işletmeci firma tarafından rapor edilmiştir. Toplumsal mutabakatın sağlandığı kentin yönetimi tarafından ise madenin kapatılması yerine, kentin 3 km öteye taşınarak yeniden planlanması kararı alınmıştır. Alınan karara göre kent tarihi ve sosyal kimliği korunarak 2040 yılına kadar yeniden inşa edilecek ve binlerce insan bu yeni alana taşınacaktır.

İncelemek isteyenler için koordinat.

Kemi Krom Madeni, Kemi, Finlandiya

Finlandiya, Lapland bölgesinde yer alan Kemi Madeni’nden çıkarılan krom ile paslanmaz çelik üretiminde söz sahibi ülkelerden birisidir. 50 yıldır faaliyette olan ve son 20 yılda yer altı üretimiyle devam eden maden, Botniya Körfezi’nin kıyısında yer alan Kemi kentinin 5 km kadar yakınındadır. Kemi, kış turizmi ile ünlü bir kent olmakla birlikte yakınındaki maden işletmesi ve paslanmaz çelik üretim tesisi ile de anılmaktadır. Kentin 5 km kadar yakınında, ormanların içerisinde yer alan maden denizin hemen kıyısındaki entegre paslanmaz çelik tesisinin kalbidir.

İncelemek isteyenler için koordinat.

Sitemizde yer alan diğer iyi uygulama örnekleri için tıklayın.

Dünyanın En Eski Madeni – Timsah Madeni

0

Tarihte bilinen en eski maden Esvatini’de bulunan (Eski adıyla Svaziland) Aslan Mağarası’ndaki Ngwenya Madeni’dir. Zulu dilinde timsah anlamına gelen Ngwenya kelimesi, madenin bulunduğu dağın şeklinin timsaha benzetilmesi nedeniyle verilmiştir.

Radyokarbon tarihleme yöntemiyle 43.000 yıl öncesine tarihlenen bu sahada, paleolitik dönem insanları kabile şefleri tarafından yönetilen geleneksel törenlerde vücut boyası olarak kullanılan, ışıltılı parlaklığa sahip bir cevher olan demir mikası olarak da bilinen spekülarit çıkarmışlardır.

Dünyanın en eski madeninden bugün geriye kalan tek şey, Aslan Mağarası olarak bilinen mütevazı bir alandır. Bu alan daha modern madencilik operasyonlarının yapıldığı, yakınlardaki çok daha büyük taş ocağıyla karıştırılmamalıdır.

Tarihin bilinen ilk madeni Ngwenya’yı rehberli bir turla ziyaret etmek de mümkün. Ngwenya Madeni Ziyaretçi Merkezi yılın 365 günü 08:00 – 16:00 saatleri arasında ziyaretçilere açık. Binada madencilikle ilgili sergiler ve jeolojik eserler bulunmakla birlikte, erken insansı alet evrimi, spekülarit kullanımı ve kolonyal dönem madenciliği gibi pek çok konuda da bilgilendirme yapılmakta. Ngwenya Madeni’nden Steynsdorp Vadisi’nin inanılmaz manzarasının keyfini çıkarmak da eşsiz bir başka deneyim olarak ifade ediliyor.

Kaynak:

eswatininaturereserves.com/tourism/ngwenya_mine.asp

www.thekingdomofeswatini.com/north-west-eswatini/ngwenya-mine-lion-cavern/

en.wikipedia.org/wiki/Ngwenya_Mine

“Bal Gibi Madencilik” Projesi

0

Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü, “Bal Gibi Madencilik” projesiyle maden sahalarının yakınındaki mahalle ve köylerde arıcılık faaliyetlerine destek sağlıyor.

DHA’da yer alan habere göre ömrünü tamamlamış maden ocaklarını ağaçlandırmanın yanında bölge halkına da destek olmak için harekete geçen Eti Maden, yaklaşık 2 yıldır “Bal Gibi Madencilik” adını verdiği sosyal sorumluluk projesine imza atıyor. Projede Eti Maden’in faaliyet gösterdiği Emet, Kırka, Bigadiç, Bandırma, Hisarcık ve Beylikova’da arıcılıkla uğraşan yöre halkına kovan veriliyor. Bu kovanlarda başta Eti Maden tarafından ağaçlandırılmış bölgeler olmak üzere bölgenin endemik türlerinin bulunduğu alanlarda bal üretiliyor. Üretilen ballar da yine Eti Maden tarafından satın alınıyor. Böylelikle hem arıcılık teşvik ediliyor hem de yöre halkına ekonomik destek sağlanıyor.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, “arıların olduğu yerde hayat vardır” ilkesiyle hareket ederek böyle bir projeye imza attıklarını söyledi. Bor madeni üretiminin olduğu bölgelerde gerçekleşen projeyle ilgili bilgi veren Dönmez, “Yöredeki endemik ve aromatik bitkiler ile bal üretimi gerçekleştiriliyor. Bu süreçte özellikle çevre köylerdeki kadınlarımızın emekleri de desteklenerek aile bütçelerine katkıda bulunmaları sağlandı. Hedefimize de kısmen ulaştık. İnşallah bu kar topu büyüyerek devam edecek. Eti Maden, tüm dünyaya bal gibi madencilik nasıl olur göstermiş oldu.” diye konuştu.

Eti Maden Genel Müdürü Serkan Keleşer de projeyle ilgili çok güzel geri dönüşler aldıklarını söyledi. Kırsal kalkınmayı da teşvik eden projede hedeflerinin daha fazla kişiyle ulaşmak olduğunu belirten Keleşer, “Satın aldığımız balları kurum içinde kullanıyoruz. Hatta yurt dışındaki müşterilerimize de hediye ediyoruz. Onlar da ilk başta maden sahasında balcılık yapıldığına inanamıyor. Sonrasın da tadına bakınca ‘Bir daha gönderir misiniz?’ diye talep ediyorlar.” diyerek, projeyle önceden arıcılık yapmayan çiftçilerin de tekrardan arıcılık yapmaya başladığını sözlerine ekledi.

Zonguldak Maden Müzesi

0

Zonguldak kömür havzasında 1840’tan bu yana kömür üretiminde kullanılan araç ve gereçlerin sergilendiği Türkiye’nin ilk Taşkömürü Maden Müzesi, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından 2016 yılının aralık ayında hizmete girdi.

Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Üzülmez Müessesesi’ne ait eğitim ocağının yanında yer alan maden müzesi, ziyaret edenlere eşsiz bir deneyim fırsatı sunuyor.

Aralık 2016 tarihinde ziyarete açılan müze, kapalı müze sergi alanları, bahçe teşhir alanı, “Maden Şehitleri Anıtı” ve “Kömür Deneyim Ocağı” olmak üzere yaklaşık 7000 m² alan
üzerine inşa edilmiştir.

1840’lı yıllardan bu yana kömür üretiminde kullanılan araç ve gereçler, kömürden elde edilen ürünler, karbonifer fosiller, harita ve film gibi materyaller sergilenerek madencilik tarihine ışık tutulmaktadır.

Ayrıca müze içerisinde ziyaretçilerin ilgisini çekebilecek çeşitli aktiviteler de mevcuttur. Özellikle miniklerin keyifli vakit geçirebilecekleri ve yetişkinleri de eski dönemlere götürebilecek “Patlatma Simülasyonu“, “Eski Radyo Anonsu“, “Kömür Deneyim Ocağı” gibi interaktif alanlar bulunmaktadır.

Taşkömürünün ekonomik, kültürel ve sosyal hayata katkılarına da tanıklık edeceğiniz müzede, simülasyonlar, maketler ve dokunmatik ekranlar ile kömürün yer altından gün yüzüne çıkarılması süreçleri de canlandırılmaktadır.

Zonguldak’ın derin toprakları altındaki servet-i
madeniyye ne kadar kıymetli ise, bizim
nazarımızda Zonguldak da o kadar çok kıymetli bir
vilayetimizdir.”
Mustafa Kemal ATATÜRK

Zonguldak Maden Ocağı Aktiviteleri

Kömür Deneyim Ocağı

Kömür deneyim ocağında yerin yüzlerce metre altına inen asansörün içerisinde hissettirecek simülatörü deneyimleyebilirsiniz. Asansörün ardından gerçek bir maden ocağına geçiş yapıp galeri boyunca yürüyebilirsiniz. Bu sayede gerçek bir madeni deneyimleme şansına sahip olabilirsiniz.

Kömür Deneyim Ocağı
Kömür Deneyim Ocağı

Patlatma Simülasyonu

Özellikle çocukların ilgisini çekebilecek bir aktivite olan patlatma simülasyonu, sanal bir video duvarında maden içerisine dinamit lokumları yerleştirildiğini gösteriyor ve ziyaretçinin önündeki butondan basıldığında sesli ve görüntülü olarak patlatma gerçekleştiriliyor.

Patlatma Simülasyonu
Patlatma Simülasyonu

Eski Radyo Anonsu

Aktif kullanımında eğitim ve iletişim amaçlı faydalanılmış pek çok radyo araçları müzede sergilenmektedir. O dönemin ses kayıtlarını ve müziklerini dinleyebileceğiniz anons cihazı da ilgi çekici bir deneyim olarak ziyaretçilerini bekliyor.

Eski Radyo Anonsu
Eski Radyo Anonsu

Zonguldak Maden Müzesi Ziyaret Saatleri:

Zonguldak Maden Müzesi, yılbaşı, dini bayramların ilk günü ve Pazartesi günleri kapalı olup; hafta içi 08.30 – 18:00, hafta sonu ve resmi tatillerde 10:00 – 18:00 saatleri arasında ziyarete açıktır.

 

Zonguldak Maden Müzesi Web Sitesi: www.zonguldakmadenmuzesi.com

Beton Tahribatsız Muayene

0

Troy Met Kalite Kontrol Sistemleri, beton tahribatsız muayene, spektroskopi ve mekanik testler gibi bir çok alanda tahribatsız muayene ekipmanları sağlamaktadır ve Screening Eagle Proceq’in beton tahribatsız muayene alanındaki Türkiye distribütörüdür. Troy Met Kalite Kontrol Sistemleri, kalite kontrol ve test konusundaki uzmanlığı ile birleşen Proceq’in ileri teknoloji test ekipmanları ile inşaat sektörü için kapsamlı çözümler sunmasını sağlamaktadır.

Proceq Beton Tahribatsız Muayene Yöntemleri

Proceq’in beton tahribatsız muayene yöntemleri; gözle muayene, hayati bulgu tespiti ve ileri görüntüleme olmak üzere üç ana başlık altında toplanmaktadır. Bu aşamalardaki analiz ekipmanları ile, beton yapılardaki problemler daha hızlı ve doğru bir şekilde tespit edilip, yapı bütünlüğü bozulmadan etkili çözümler üretilebilmektedir.

Gözle muayene aşaması, gözle veya videoskop cihazları ile yapılan genel durum değerlendirmelerini içermektedir. Bu muayene uygulaması için Inspect ve Workspace raporlama yazılımları kullanılarak, çatlakların fotoğraflanan ve ölçümlenen verilere iPad üzerinden kontrol edilmesi sağlanmaktadır. Bu yazılımlar, yapay zekâ teknolojisi kullanarak verilerin analiz edilmesini ve yorumlanmasını da sağlamaktadır.

Hayati bulguların tespitinde ise, Schmidt Çekici, ultrason yöntemleri, Eddy Current uygulamaları ve direnç ölçüm cihazları gibi test cihazları bulunmaktadır. Bu test cihazları kullanılarak yapıların geçirgenliği, mukavemeti, kalınlığı ve homojenliği hakkında bilgiler elde edilebilmektedir. Bu bilgiler, yapısal mukavemet ve korozyon riski ile ilgili yorumların daha kolay ve anlaşılır bir şekilde yapılmasını sağlamaktadır.

İleri görüntüleme yöntemlerinde de, beton radarları, Phased Array ve ultrasonik tomografi cihazları gibi ekipmanlar kullanılarak yapıların iç hatalarının üç boyutlu model üzerinde tomografik görüntü şeklinde gösterilmesini sağlamaktadır. Bu şekilde yapının dayanım hesaplamaları, çelik donatıları ve paspayı kalınlığı gibi birçok veri hakkında bilgi vermektedir.

Screening Eagle Proceq

Troy Met Kalite Kontrol Sistemleri’nin sektörel uzmanlığı ve müşteri memnuniyeti odaklı yaklaşımı, sektöre sağladığı değerler ile müşterilerinin beklentilerini karşılamaya devam etmektedir. Screening Eagle Proceq cihazlar ve yazılımlar birbiriyle uyumlu ve tamamlayıcı olma özelliği sayesinde sektörün ihtiyaçlarına yönelik kapsamlı çözümler sunulmaktadır.

Sorumlu Madencilik İlkeleri’nin Gerekliliği Üzerine

0

2021 yılı madencilik açısından bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de Covid-19 salgınının gölgesinde geçti. Bunun dışında, madencilik sektörünün karşı karşıya kaldığı riskler ve fırsatlara ilişkin her yıl düzenli olarak yayınlanan raporlar baz alındığında, risk ve fırsatlar bakımından mevcut tablonun çok fazla değişiklik göstermediği söylenebilir.

Bilindiği gibi Ernest & Young (EY), her yıl küresel çapta faaliyet gösteren maden şirketleri yöneticilerinin de fikirlerine başvurarak madencilik ve metal endüstrisinin karşı karşıya kaldığı on riski sıraladığı, sektörün mevcut ya da potansiyel risklerini ve fırsatlarını değerlendiren bir rapor yayınlıyor.

Şirketin yayınladığı son rapor[i], 2020 ve 2021’deki riskler sıralamasında “İşletme Ruhsatı” ya da “İşletme Onayı” başlıklarının birinci sıradaki yerini korumaya devam ettiğini gösteriyor. Raporun 2022 öngörüsünde ise daha net olarak ilk defa “Çevresel ve Sosyal Riskler” ilk sırada; yine yasal ve sosyal izin hususlarını kapsayan “İşletme Onayı” ise ayrı olarak dördüncü sırada net bir şekilde yerini almış durumda.

Bir başka uluslararası danışmanlık şirketi KPMG’nin yayınladığı rapora göre[ii], Çevresel, Sosyal ve Yönetişim (ÇSY/ESG) başlığı artık madencilik şirketlerinin yönetim kurulu tartışmalarına hükmediyor. Rapor kapsamında gerçekleştirilen ankete katılanların büyük bir çoğunluğu (%91), günümüz madencilik şirketlerinin net ve ölçülebilir bir ÇSY stratejisine sahip olması gerektiğini kabul ederken, %83’ü başarının artık bu ÇSY hedeflerine göre ölçüldüğünü ifade ediyor.

Diğer yandan BM Sürdürülebilirlik Hedefleri, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi kapsamında imzalanan Paris Anlaşması ve BM İklim Değişikliği Konferansı (COP26), eski bir tartışmanın, ekonomik büyüme merkezli kontrolsüz kalkınmanın sürdürülemezliği meselesinin tekrar gündeme gelmesini sağladı. Kontrolsüz ekonomik kalkınmanın, doğal kaynakların aşırı ve dengesiz tüketimi ile doğrudan bağlantılı derin iklim krizine yol açtığı, ülkeler arasındaki eşitsizliğin hızla artmasına neden olduğu ve tarım alanlarının, ormanların, yeraltı sularının ve doğal kaynakların sistematik tahribinin derin yoksulluğu körüklediği kabul edilmiş durumda. Fakat, bu karanlık tablonun nasıl aşılacağı, hangi bedellerin hangi ölçüde ödeneceği birçok çalışma yapılmış olmasına karşın muğlaklığını koruyor.

Bu çerçevede, bir yandan doğrudan bu karanlık tablonun ana aktörleri olarak görülmeleri nedeniyle, diğer yandan ise, krizin kontrol altına alınmasında atılacak adımlar açısından potansiyel rolleri nedeniyle madencilik, kimya, petrol ve enerji sektörleri iklim krizi merkezli tartışmaların odağında bulunuyor.

Dolayısıyla, madencilik sektörü özelinde konuyu çerçevelendirirsek, sektörün çevresel, sosyal ve yönetsel hususlarda gerçekleştireceği olumlu değişimler, küresel çapta hedeflenen sürdürülebilirliğin gidişatını toptan etkileyecek konumda görülmektedir.

Artık küresel çapta, Çevresel, Sosyal ve Yönetsel (ÇSY/ESG) konuları kapsayan “Sürdürülebilirlik” nosyonunun ayrı ve özel bir uzmanlık alanı olarak kabul görmüş durumda olduğu bir gerçek. Uluslararası şirketlerin büyük çoğunluğunda üst düzey bir sürdürülebilirlik ya da ESG yöneticisi istihdam edilmiş, saha birimleri ÇSY ya da Sürdürülebilirlik politika ve planlarını uygulayabilecek uzmanlar tarafından yapılandırılmış durumda. Bu birimler tarafından uluslararası sosyal, çevresel ve yönetsel eylem planları ifa ediliyor. Türkiye de (zaman zaman gönülsüz ve yavaş olsa da) küresel yönelimlerden etkilenerek dönüşümün bir parçası olmaya çalışıyor. Uluslararası iş pazarında mal ve hizmet sağlayan yerli firmaların birçoğunun benzeri standartlarda iş yapmaya özen gösterdiklerini belirtmekte fayda var.

Özellikle, son on yılda yaşanan iş kazaları, çevresel tahribatlar ve devamında meydana gelen toplumsal tepkiler madencilik sektörünün özeleştiri yaparak şirketlerin teknolojik altyapısını, iş yapma biçimlerini, kadrolarını gözden geçirmesini sağladı; özellikle işin toplumsallaşması ve kamuoyu desteğini kaybetme tehlikesi sektörü gördüğü yanlış ve eksiklikleri düzeltme arayışına itti.

Fakat, tek tek şirketlerin ulaşması arzulanan seviye ve buna ilişkin iyileştirme ve geliştirme çabalarının yeterli olup olmadığı ve tüm sektörde eşit derecede etki yaratıp yaratmadığı konusunun halen tartışmalı olduğu da bir gerçektir. Şirketler açısından bakıldığında teknik, ekonomik ve yönetsel açıdan büyük farkların olduğu görülebilmektedir.

3 Aralık 2020 tarihinde www.madenprofesyonelleri.org ve ertesinde 15 Temmuz 2021 tarihinde Madencilik Türkiye Dergisi’nin 96. sayısında yayınlanan yazımda madencilik sektörünün sürdürülebilir madencilik ilkeleri etrafında düzenlemelere gitmesi gerektiğini vurgulamıştım[iii]:

“Uluslararası standartlar, iyi uygulamalar ve bilimsel iyileştirmeler konularında ısrarcı olmak bu noktada önemli. Hangi taraftan ne tepki geleceğine bakılmaksızın gerekirse yasalarla çerçevesi çizilmiş “Sürdürülebilir Madencilik İlkeleri” oluşturulmalı, mevcut ÇED mevzuatı uluslararası standartlar seviyesine getirilmeli ve denetim mekanizmaları etkin ve yetkin bağımsız profesyoneller tarafından düzenli olarak yerine getirilmeli diye düşünüyorum.”

Bu minvalde, bir yıl gibi kısa bir sürede çok önemli bir gelişme yaşandı. Türkiye’nin en köklü ve kapsayıcı madencilik örgütü olan Türkiye Madenciler Derneği uzun süredir üstünde tartışılan temel konular çerçevesinde bir “Sorumlu Madencilik İnsiyatifi” oluşturma kararı aldı ve bu kararı kamuoyu ile paylaştı[iv].

Dernek, üyeleriyle birlikte “Sorumlu Madencilik İnisiyatifi” kapsamında öncelikli olarak sorumlu ve sürdürülebilir madencilik ilkelerini belirlemeyi hedeflediklerini, bu amaçla alanında uzman akademisyenler ile endüstri profesyonellerinden oluşacak Çalışma Grupları ve bir Danışma Kurulu vasıtasıyla, “Sağlık ve Güvenlik”, “Doğa ve Ekosistem”, “Sosyal Diyalog ve Yerel Kalkınma” ve “İş Etiği ve Şeffaflık” konularını kapsayan bir yol haritası oluşturulmasını planladıklarını, devamında da oluşturulan Danışma Kurulunun Çalışma Grupları ile iş birliği halinde standart ve ilkelere nihai halini vermesini beklediklerini kamuoyu ile paylaştı.

Bu girişim, madencilik sektörünün açık ve şeffaf sosyal diyalog yoluyla, tüm paydaşlarıyla ilişkilerinin daha sağlıklı bir zemine oturtulması ve kamuoyu nezdinde sektörün hak ettiği şekilde tarafsız bir biçimde değerlendirilmesinin zeminini hazırlaması açısından çok önemli bir adım olarak öne çıkıyor. Ayrıca sorumlu madencilik inisiyatifinin ana çıktısı olarak bir ilkeler bütünü, gereklilikler rehberinin ortaya konulması iş güvenliği, çalışan sağlığı, çevresel, sosyal ve yönetsel hususlardaki farklı bakış açılarının ve uygulama biçimlerinin standardize edilmesi açısından da oldukça faydalı girişim olacaktır, diye düşünüyorum.

Madencilik sektörünün tüm bileşenleri başta olmak üzere, ilgili devlet kurumlarının, üniversitelerin, medyanın ve diğer sivil toplum örgütlerinin de bu girişime destek olması fark yaratacaktır.

Ayrıca, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı bünyesinde bir “Sürdürülebilir Kalkınma Enstitüsü”nün kurulması, Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü (MAPEG) öncülüğünde “Sürdürülebilir Madencilik Standartları” oluşturulması ve nihai olarak uluslararası standartlarda bir Çevresel ve Sosyal Etki Değerlendirme (ÇSED) Raporu için çevresel, sosyal, yönetişim hususlarını kapsayıcı bir ÇSED rehberinin uygulamaya konulması sürdürülebilir madenciliğin kuvvetlendirilmesi açısından önem arz etmektedir.

Bu tür bir girişimin nihai hedefi çevreye, insana, topluma saygılı sürdürülebilir madencilik örneklerini destekleyerek geliştirmek, sektör aktörlerinin bu yönde iyileşmesine katkıda bulunmak, gelişmeyi ve iyileşmeyi kabul etmeyen örneklerin ise sektörde barınmalarını zorlaştırmak olmalıdır.


[i] https://www.ey.com/en_gl/mining-metals/top-10-business-risks-and-opportunities-for-mining-and-metals-in-2022

[ii] https://home.kpmg/xx/en/home/insights/2021/02/risks-and-opportunities-for-mining.html

[iii] Sezener, Alper (2021). Her şeye Rağmen Madencilik Değil Sürdürülebilir Madencilik, Madencilik Türkiye Dergisi, sayı 96, 15 Temmuz 2021, MAYEB.

[iv] https://www.tmder.org.tr/blog/tmd-baskani-emiroglu-sorumlu-madencilik-ilkeleriyl/

Madenciliğin Yapıldığı Bölge Halkına Ne Kadar Pay Ayrılıyor?

0
madenciliğin

Türkiye’de maden yatırımcısı, gerçekleştirdiği madencilik faaliyetleri esnasında her yıl, maden cevherlerinin ocak başı satış tutarının (maden gruplarına göre değişen oranlarda) %0,5-18,75’i arasında devlet hakkı vermektedir. Maden Kanunu’na göre, ruhsat sahibi tarafından yatırılan devlet hakkının %25’i il özel idare payı olarak ruhsatın bulunduğu ilin özel idaresine, %25’i ruhsatın bulunduğu en yakın köyden başlamak kaydıyla köylerin yer aldığı bölge ile sınırlı olarak altyapı yatırımlarında kullanılmak üzere faaliyet alanındaki payı oranında, doğrudan ilgili ilçe veya ilçelerin Köylere Hizmet Götürme Birlikleri hesabına, %50’si de Hazine hesabına yatırılır. Böylece toplanan bu paranın önemli bir kısmının yöre halkı için kullanılması öngörülmüştür1. Şüphesiz ki madenciliğin yalnız bulunduğu çevreye değil tüm ülkeye katkısı, verilen devlet hakkı ve diğer vergilerle sınırlandırılamaz2. Madencilik endüstrisi, faaliyette bulunduğu bölgelerde ekonomik ve sosyal gelişim açısından kısmi ya da genel olumlu bir etki göstererek sosyal kalkınmada merkezi bir rol oynayabilmektedir3. Yörenin bazı sosyal ihtiyaç ve eksiklerini karşılamak üzere “Sosyal Sorumluluk Projeleri” de gerçekleştirilmektedir4.

Bir mineral kaynağı işletilmez ise, yöredeki ekonomik ve toplumsal yapı çok büyük olasılıkla uzun süre olduğu gibi kalacaktır. İşletilmesi durumunda ise gelişecektir. Mineral kaynağı işletildiğinde, gereken işgücünün bir kısmı yakın köy ve kasabalardan temin edilir. Yöre halkının bir kısmı da işletme nedeniyle gelişen hizmet sektöründe çalışır. Maden işletmesi ölçeğinin büyüdüğü ve ömrünün uzadığı ölçüde madenciliğin yapıldığı bölge sanayileşebilir, pazara eklemlenebilir, ve böylece bir cazibe merkezine dönüşebilir5.

Türk medyasında ve diğer iletişim platformlarında madencilikle ilgili yapılan haberlerde6,7 “Maden şirketleri devlete yalnızca ~%2-4 arasında bir pay vermekte, kalanı ise şirketlere kalmaktadır” benzerinde ifadeler kullanılmaktadır. Yapılan araştırmalara göre sadece devlet hakkının yıllık maden işletme giderine oranı ortalama %14,6’dır. Bu tabloda maden şirketlerinin devlet hakkı dışında yüksek arazi kullanım bedelleri ve diğer vergileri, masrafları da ödediği dikkatlerden kaçmamalıdır. Ayrıca, sadece devlet hazinesine değil, madenciliğin yapıldığı bölge halkına da pay ayrıldığı, harcamalar yapıldığı dikkate alınarak maden işletmelerinin kapanmasına neden olmayan, daha fazla maden yatırımının işletmeye geçmesini sağlayan bir madencilik politikasına ihtiyaç vardır8.

Türkiye Maden Profesyonelleri”ndeki bu makale Türkiye Madenciler Derneği (TMD) Sektörden Haberler Bülteni’nin 86. Sayısında yayınlanmıştır: Yıldız, T.D., 2021. Türkiye’de maden yatırım ve işletme maliyetleri yükselirken madencilik sürdürülebilir mi? Türkiye Madenciler Derneği Sektörden Haberler Bülteni, 86, 72-75. Erişim: https://www.tmder.org.tr/modules/faq/datafiles/FILE_4FF906-B7D311-BC6A1E-81BAB4-D7D520-134C86.pdf Bu derleme makaleye atıf yapmak isteyenler Sektörden Haberler Bülteni’ne ve Kaynakça’dan orjinali bulunan çalışmalara atıf yapmalıdır.  

KAYNAKLAR

(1) Yıldız, T.D., 2020. Effects of the private land acquisition process and costs on mining enterprises before mining operation activities in Turkey. Land Use Policy, 97, https://doi.org/10.1016/j.landusepol.2020.104784

 (2) Yıldız, T.D., 2021. How can the effects of EIA procedures and legislation foreseen for the mining operation activities to mining change positively in Turkey? Resources Policy, 72, https://doi.org/10.1016/j.resourpol.2021.102018

(3) Sezener, A., 2015. Madencilik açısından sosyal kalkınma ve sürdürülebilirlik. Madencilik Türkiye Dergisi, 47, 96-100.

(4) Oygür, A.V., 2014. Madencilik ve sürdürülebilir kalkınma. TMD Sektörden Haberler Bülteni, 51, 86-92.

(5) Kayadelen, M., 2009. Kamu yararı açısından madenciliğimiz, sorunlar – öneriler. Erişim: <http://www.kayadelen.gen.tr/index.php?option=com_content&view=article&id=36:kamu-yarar-acsndan-madenciliimiz&catid=6:madencilik&Itemid=11>

(6) Övür, M., 2019. Türkiye ne kazanıyor? 10 Ağustos 2019 tarihli haber. Erişim: <https://www.sabah.com.tr/yazarlar/barlas/2020/09/02/eski-somurgecilerin-bu-golge-oyunundan-artik-biktik>

(7) İnternethaber, 2019. Kaz Dağları’nda neler oluyor? Alamos Gold şirketi 400 milyonla 4 milyar alacak. 07.08.2019 tarihli haber. Erişim: <https://www.internethaber.com/kaz-daglarinda-neler-oluyor-alamos-gold-sirketi-400-milyonla-4-milyar-alacak-2042335h.htm>

(8) Yıldız, T.D., 2021. Türkiye’de devlet hakkının işletme gideri içindeki yüksek payının sebepleri dikkate alınarak devlet hakkı nasıl hesaplanmalı? Henüz yayınlanmamış makale.

 

.

.

Rastgele İçerikler