Boyutu küçük ancak tam bir besin deposu. Kendine has aromasının yanı sıra çok yönlü bir besin olan nohut binlerce yıldır Akdeniz ve Orta Doğu mutfağının da temelini oluşturuyor. Nohutun Türkiye’de bilinen en eski kullanımı MÖ 3500 yılına dayanırken günümüzde 50’den fazla ülkede yetiştirilmekte ve sonunda lezzetli yemeklere, baharatlı atıştırmalıklara, salata soslarına ve hatta çeşitli yemeklerde kullanılmak üzere öğütülerek una dönüşmektedir.
Yetiştirilirken inanılmaz derecede dayanıklı, önemli miktarda su ihtiyacı bulunmayan ve toprak ve çevre açısından çok seçici olmayan nohut, ‘Çiftlik dostu’ ve az bakım gerektiren ürünler söz konusu olduğunda listenin başına yerleşiyor. Kışladağ madenini çevreleyen ve Uşak ili genelinde mahsul hiyerarşisinde önemli bir yere sahip olan nohutun mutfak kadar kültürün de bir parçası olduğu uzun zamandır biliniyor.
2018 yılında Kışladağ’ın sera personeli madende bir çiftlik projesi başlattı. Bölgedeki tarımı desteklemek için madeni çevreleyen 64.000 m2 arazi ekildi. Tüprag Kışladağ Altın Madeni Halkla ve Kamuyla İlişkiler Müdürü Hakan Ünal’a göre nohut projesine başlamak hiç kolay olmadı:
“Kuraklığa toleranslı olmasına rağmen birçok yerel çiftçi, geçtiğimiz birkaç yıl içinde, daha kuru hava koşulları nedeniyle düşük nohut hasadı yaşadı. Yerel üretimi desteklemek için işletme alanımızdaki uygun alanlarda nohut yetiştirmeye karar verdik. Ürünler, hiçbir katkı maddesi kullanılmadan, personelimiz tarafından organik olarak yetiştirildi.”
Hakan, başarılı nohut üretimi ile Kışladağ’ın bölgede doğal ve modern tarım yöntemlerinin gelişmesine katkı sağladığını, Efemçukuru’nda da benzer şekilde işletme sınırları içinde üzüm ve bal üretildiğini söylerken Kışladağ’ın sera çalışanlarının, mahsullerini iyileştirmelerine yardımcı olmak için bilgilerini yerel halkla paylaştığını da sözlerine ekliyor.
“Sağlıklı ve bol miktarda nohut mahsulü yetiştirebildik ve bunları yerel topluluklarımızla paylaşabildik. Geçen yıl çalışanlarımıza ve yerel paydaşlarımıza yaklaşık 9 ton nohut dağıttık ve amacımız bu yıl da aynısını yapmak” diyen Hakan Ünal bu örneğin madencilik faaliyetlerinin tarımla bir arada var olabileceğinin bir göstergesi olduğuna dikkat çekiyor.