Küresel Madencilik Endüstrisinde Kadına Neden İhtiyaç Var?

0
982

Tüm sektörlerde farklı kesimleri bünyesinde barındıran ekiplerin yaratıcı, güven ve huzur olgusunu benimsemiş, daha inovatif ve verimli oldukları ispatlanmıştır. Bu çalışma ortamı sadece çalışanlar açısından avantajlı değildir aynı zamanda artan verimlilik ile şirketin de kâr marjının artmasına yardımcı olmaktadır. Özellikle inovasyonun teşvik edildiği günümüzde çalışan çeşitliliği anlayışını benimseyen ekiplerin ön plana çıkması sürpriz değildir.

Farklı kesimlerin ortak paydada buluşması iş gücünde çeşitlilik olarak ifade edilmektedir. Bu oldukça geniş kapsamlı bir kavramdır ve insanları birbirinden farklı olmasını sağlayan tüm özellikleri kapsamaktadır. Bu özellikler içerisinde cinsiyet çeşitliliği ayrıca önemli bir kavramdır ve burada önemli olan farklılıkları tolere eden değil herkesi kucaklayan ve farklılıklara değer veren bir anlayış içerisinde olmaktır. Bu çerçevede herkese eşit imkanlar sunulması, herkesin aidiyet duygusu ile benimseyebileceği bir ortam olması hedeflenir ve bunun sonucunda farklı bakış açıları, tüm çalışanların sorunların çözümüne katkı koyması, saygılı ve anlayışlı bir çalışma ortamı elde edilir. Farklı bakış açısı ve anlayışların harmanlandığı bir çalışma ortamı da yapılan işe değer katacaktır.

Bazı sektörler bu anlayışı çoktan benimsemiş, örnek olmuş ve diğerlerini de aynı yolda yürümeye teşvik etmiştir. Ancak maalesef madencilik sektörü henüz bu sektörler arasındaki yerini alamamıştır. Madencilikte özellikle cinsiyet çeşitliliği konusunda sıkıntılar yaşandığı görülmektedir. Bloomberg tarafından yapılan bir araştırma sektördeki adaletsizliği gözler önüne sermektedir. Araştırmada yer alan bilgilere göre madencilik sektöründeki kadın erkek çalışan oranı yaklaşık %15 olarak kaydedilmiş ve bu oran geçtiğimiz son 5 yılda sadece %1 artış göstermiştir. Özellikle idari kademede görev alan kadınlar açısından bakıldığında durum daha da dikkat çekici hale gelmektedir. Küresel bazda 20 şirketin sadece 1 tanesinin bir kadın tarafından yönetildiği görülmektedir. Kadınların yönetim konusundaki başarıları sayısız örnekle ispatlanmış olmasına rağmen küresel bazda kadın yönetici oranının sadece %5’te kalması madencilik sektörü adına bir ayıptır.

İstihdam oranındaki adaletsizliğin yanında madencilik sektöründe kadın ve erkek çalışanların aldıkları ücretler konusunda da bir dengesizlik olduğu görülmektedir. 2018 verilerine göre madencilik sektörü, inşaat sektörünün ardından kadın ve erkeklerin aynı görev tanımı için farklı maaş aldıkları ikinci sektör olmuştur. Madencilik geçmişi ile dikkat çeken Birleşmiş Krallık bazında bakıldığında bu rakam yaklaşık %24 olarak kayıtlara geçmiştir. Eski madencilik örnekleri incelendiği zaman bu durum anlayışla karşılanabilecek bir eğilim olarak görülmesine rağmen teknolojinin akıl almaz hızlarla gelişmesi ve madencilik faaliyetlerine yön vermeye başlaması ile tüm dünyanın madencilikte farklı bir çağa girdiği görülmektedir. İçinde bulunduğumuz bu çağda şirketler, rekabet edebilmek için veri toplama, analiz etme, her şart ve koşulda “online” olma gibi unsurları benimsemek durumunda kalmıştır. Bu değişimler operasyonel esneklik, hızlı adaptasyon, ön görülebilir doğaçlama gibi sektör için yeni sayılabilecek nitelikleri ön plana çıkarmaktadır.

Yaşamakta olduğumuz bu değişim, küresel maden devlerinin öncülüğünde sektörün, sürücüsüz kamyonlar, otonom trenler, uzaktan idare edilen madenler gibi teknolojilerin yaygınlaşması, daha teknoloji ve otomasyon odaklı olması, çalışanların tarihi standartlara uygun kas gücü baskın zor şartlara dayanıklı olmak gibi özellikler taşıması yerine güncel teknolojiye hâkim, gelişmelere kolay adapte olabilmesinin önemini ortaya çıkarmıştır. Bunun yanında gerek üniversite mezunları gerekse sektörde beklediğini bulamayan çalışanlar, madenciliğin zorluklarını ve karşılaştıkları olumsuz şartları ortaya koyarak farklı sektörlerde çalışma eğilimi içerisine girmektedir. Madencilikteki kadın istihdamı açısından dikkat çekici noktalardan bir tanesi bu noktada karşımıza çıkmaktadır. 2010 yılında yapılan bir araştırma sektördeki kadın istihdamının %10 seviyelerinde olmasına rağmen üniversitelerin ilgili bölümlerinden mezun olan kadınların oranının %54 seviyesinde olduğunu göstermiştir. Madenciliğin değişen yüzü ve önümüzdeki yıllarda iş gücü konusunda zorluk yaşanmasının öngörüldüğü günümüzde bu rakamlar, kullanılmayan oldukça büyük bir iş gücü kaynağı olduğunu göstermektedir.

Durum önceden fark edilerek, zaman içerisinde pozitif ayrımcılıkla kadının madencilikteki rolü arttırılmaya çalışılsa da gelişim beklenenden çok daha yavaş olmaktadır. Bu durum neredeyse yarısı kadın olan iş gücünün önemli bir bölümünün kullanılmadığını bu nedenle belki de daha verimli çalışabilecek ekiplerin oluşturulamadığının bir göstergesidir. Erkek egemen olmaya alışkın madencilikte, farklı bakış açısına sahip kadınların görev alması ile olaylara yaklaşım, ekip içi ilişkiler ve elde edilecek sonuçlarda değişim gösterecektir. Aynı noktada edinilen farklı tecrübeler ve farklı bakış açıları karar alma ve sorunları çözüme kavuşturma noktalarında büyük avantaj sağlayacaktır.

Cinsiyet eşitliğinin sağlayacağı adil çalışma ortamı, yaratıcı ekip düzeni, farklı görüşlerin ortak paydada buluşması ile ortaya çıkacak yaratıcı çalışma ortamı gibi avantajlar bir kenara bırakılsa bile şirketlerin önümüzdeki yıllarda gerekli iş gücünü ikame etmek adına bu felsefeyi benimsemeye mecbur kalacakları görülmektedir. Birçok ülkede özellikle madencilik sektöründe çalışanların yaş ortalamasının yüksekliği dikkat çekmekte yüksek yaş ortalaması, istihdam politikalarının sürdürülebilirliğinin tartışmaya açılmasına neden olmaktadır. Kadınlara hak ettikleri imkanların sunulması ile hem yetenek havuzu genişleyecek, iş güvenliğine hassasiyet artacak belki de kadınların düşünceli yapısı ile madenciliğe olan toplumsal önyargının kırılması sağlanacaktır. Aynı zamanda kadın çalışanların daha titiz ve dikkatli çalışma özelliklerine sahip oldukları araştırmalarla ortaya konmuştur. Örneğin kadın çalışanların görev aldığı madenlerde kazaların oranında da düşüş yaşandığı ispatlanmıştır.

Geçtiğimiz 10 yıl boyunca gerek sözlü ve yazılı gerekse uygulama bazlı davranışlarla şirketlerin konu ile ilgili hassasiyetini göstermesi kadınların madencilikteki rollerinin artmasını sağlamış ancak maalesef bu artış sınırlı kalmıştır. Ancak sektörde hizmet veren ve göz önünde olan kadınlar büyük ölçüde genç veya belirli bir yaşın altında sektöre hizmet vermiş isimler olarak dikkat çekmektedir. Bu durum kadınların madencilik kariyerlerinde belirli noktalarda engellerle karşılaştıklarını düşündürmektedir.

Gerek zamanın şartlarına uyum sağlamak gerekse sunduğu çalışma şartlarını iyileştirmek için çehresini değiştirme başarısını gösteren madencilik erkek egemen algısını yıkmak ve kadınları ortak paydaya dahil etmek konusunda açıkça geç kalmıştır. Geçtiğimiz 10 yıl boyunca yapılan çalışmaların sonucu; sadece %1’lik bir kadın iş gücü artışı sağlanması çabalarının yetersiz olduğunu, farklı ve radikal kararlar uygulanması gerektiğini gözler önüne sermiştir.

Tüm bu gelişmeler ışığında geçmiş uygulamadan ders alınması gerekmektedir. Tarih boyunca madencilik ve iş sağlığı ve güvenliği birlikte anılan kavramlar değildi. Geçmiş madencilik örneklerinde sıklıkla madenlerde yaşanan kazalar, talihsiz can kayıpları, yaralanmalar ön plandayken günümüzde birçok şirket işletmelerinde ne kadar zamandır kayıpsız iş kazası yaşanmadığını gururla paylaşıyorlar. Madenciliğin teknoloji ile buluşması da aynı bağlamda değerlendirilebilir.

Kolombiya elmas madeninde kadın madenciler

Teknolojik gelişmeleri çok daha geriden ve kısıtlı ölçeklerle benimseyen madencilik endüstrisi günümüzde bilim kurgu filmlerini aratmayacak nitelikte teknolojilere ev sahipliği yapmakta aynı zamanda gelişen teknolojiye direk etki etmektedir. Zaman içerisinde pasif bir tedarikçiden bir başrol oyuncusuna evirilmiştir.

Madencilikteki farklı uygulamalar incelendiğinde kadının madencilikteki yeri konusunda yapılan tartışmalarda karşımıza tekrar madencilik kültürü başlıca unsur olarak çıkmaktadır. Bu noktada gözden kaçan aslında madencilik kültüründe kadına az değer verilmesi olsa da asıl olan geçmişten gelen öğretilerde kadının yerinin hiç olmamasıdır. Dünyanın birçok yerinde kadının madende varlığının uğursuzluk getireceği gibi batıl inançlar olduğu bilinmektedir. Bunun yanında Kanada gibi önemli bir maden ülkesi olan ve günümüzde madencilik kültürü ile övgüyle bahseden bir ülkede bile 1970-80 yıllarında kadınların madencilikte çalışmasının yasak olması durumu konuyu daha iyi özetlemektedir.

Bu kültürün, tüm dünyadaki madencilik sektörü tarafından benimsenmesi gerekmektedir. Ancak böyle köklü bir değişim kendi haline bırakılamayacak kadar önemlidir. Bu nedenle gerek şirketlerin ve devletlerin gerek ise sivil toplum kuruluşlarının kendi paylarına düşen görevleri yerine getirmesi sadece kadınlara değil tüm sektöre katkı sağlayacaktır. Bu görevlerin en başında birçok farklı konuda önemine dikkat çekildiği gibi şeffaflık gelmektedir. Şirketler çalışanlarının cinsiyet, yaş grubu, azınlık grubu üyeliği, ücret ve diğer çeşitlilik göstergelerine göre dağılımı hakkında raporlar hazırlamalı ve halka sunmalıdır. Bu noktada şirketler yükümlü tutulmalı, kadın işgücü sayısını detaylıca rapor etmelerinin yanında kurum içi çeşitliliği sağlamak için somut adımlar atmaları sağlanmalıdır. Bunun en sağlıklı yolu ölçülebilir hedefler belirlenerek paylaşılmasıdır.

Avustralyalı kadın madenciler

Kadınları madencilik sektörüne girmeye teşvik eden politikalar ve uygulamalar başlatılmalıdır. Örneğin, yer bilimleri ile ilgili kadınlar için eğitim bursları sağlanmalıdır. Maden sahalarının bulunduğu bölgelerde yaşayan kadınları maden sahalarına yakın topluluklardan istihdam etmek için özel programlar ve eğitimler verilmelidir.

Cinsiyetler arasındaki ücret farkını ele alan çok yönlü stratejiler geliştirmek ve uygulamak, öncelikler arasında olmalıdır. Kadınların daha az ücretli pozisyonlarda kümelenmesini önlemek için kariyerleri boyunca kadınların gelişimini sağlamak adına gerekli eğitim ve öğretim (hem mesleki hem de sosyal) imkânı sunulmalı ve kadınları üst düzey yönetici pozisyonlarına çekmek için rehberlik hizmeti sağlanmalıdır.

Şirketlerin kadınlara ait işletmelere destek vererek veya cinsiyet çeşitliliğine önem veren politikaları olan tedarikçilere öncelik verecek programlara sahip olmaları da teşvik açısından önemli olacaktır.

Devlet açısından bakıldığında politika ve uygulama arasındaki boşluğun doldurulması da toplum açısından önemli bir mesaj olacaktır. Yasalar, toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması için gerekli ve çok önemli bir adımdır ancak tek başına yeterli değildir. Hükümetler ayrıca, madencilik sektöründeki cinsiyet eşitliğini teşvik eden politikalar geliştirmelidir. Kadın işçileri korumak için tasarlanan politikaların uygulanmaması veya göz ardı edilmesi ile kadınları dezavantajlı hale getirebilecekleri unutulmamalıdır.

Doğrudan devlet desteği yoluyla sivil toplum örgütleri, madencilik şirketleri, madencilik ile ilgili dernekler, devlet kurumları, akademik kadrolar ve sektör ile ilgili kurumlar arası koordinasyon ile bu kültüre hizmet amaçlı bir iletişim ağı oluşturma fırsatları sunulmalıdır.

Kaynaklar

  1. forbes.com/sites/woodmackenzie/2019/05/24/why-the-mining-industry- needs-more-women/#217b2312585c
  2. eiseverywhere.com/ehome/index.php?eventid=283869&tabid=818445
  3. unece.org/fileadmin/DAM/energy/images/CMM/CMM_CE/AHR_gender_diversity_report_FINAL.pdf
  4. magazine.cim.org/en/voices/we-are-mining-jocelyn-peltier-huntley/
  5. apec.org/-/media/APEC/Publications/2019/12/APEC-Womens-Participation-in-the-Mining-Industry/219_PPWE_APEC-Womens-Participation- in-the-Mining-Industry.pdf