Çağımızın en zorlu hastalığı olarak karşımıza çıkan, teşhis ve tedavisi birçok uzmanlık dalının işbirliğini gerektiren ve erken tanıda büyük bir avantaj elde edilebilen kanser, modern tıp uygulamaları ile teşhis edilebiliyor ve tedavisine çaba sarf ediliyor.
İlerleyen teknolojik imkanlar doğrultusunda yapılan araştırmalar, bir kısmı ülkemizdeki madenlerde de üretilen bazı minerallerin bazı kanser türlerinin teşhis ve tedavisinde giderek artan kullanım imkanlarını ortaya koyuyor.
Nadir Toprak Elementlerinin Kanser Tanı ve Tedavisinde Kullanımı
Bazı nadir toprak elementlerinin kanser teşhisi ve tedavisinde kullanımı aşağıda özet olarak verilmiştir.
İtriyum: Kanser hastalıklarıyla alakalı bölümlerin yakın iş birliğini gerektiren karmaşık ve multidisipliner bir prosedür olan İtriyum Mikrokürelerle Tedavi yöntemi uygulandığı karaciğer kanseri hastaların hayatta kalma oranlarını yükseltmeye katkıda bulunuyor.
Gadolinyum: Gadolinyum küçük tümörleri boyayarak MR görüntülemede beyin tümörlerini tespit etmek için kullanılan önemli bir nadir toprak metalidir.
Samaryum: Nadir toprak elementlerinden birisi olan samaryum akciğer ve karaciğer metastazından sonra üçüncü sırada gelen kemik metastazının tedavisinde önemli rol oynuyor.
Seryum Oksit: Seryum oksit nanopartikülleri boyutu ve kimyasal özellikleri nedeniyle var olan tedavilerde kullanılan daha büyük boyutlu ve yan etkisi yüksek olan nanopartiküllerin kullanımına alternatif olarak değerlendirilmektedir.
Neodimyum: Neodimyum Lazer Teknolojisi cilt kanseri tedavisinde kullanılmaktadır.
Kaolinit Grubu Minerallerin Kanser Teşhis ve Tedavisinde Kullanımı
Yapıları, bulunabilirlikleri ve potansiyel uygulama alanları nedeniyle öne çıkan halloysit ve kaolinit, ilaç kimyası uygulamaları ve özellikle kanser tedavisindeki potansiyelleri nedeniyle üzerinde çeşitli araştırmalar yürütülen mineraller olarak karşımıza çıkıyor. Yapılan araştırmalar bu minerallerin kanser teşhisi ve takibi, kanser tedavisi, metastaza engel olma ve kanser ağrılarının giderilmesindeki potansiyel uygulamalarını ortaya çıkarmıştır. Bu minerallere dayalı kanser ilacı formüllerinin, kanser hücre hatları ve hayvan kanser modellerinde yüksek antikanser aktivitesi sergiledikleri ve yüksek biyouyumluluk gösterdikleri için çeşitli kanser türlerinin tedavisi için yüksek potansiyel gösterdikleri ortaya çıkmış durumda.
Altının Kanser Tanı ve Tedavisinde Rolü
Gelişmiş sağlık hizmetlerinde altın kullanımına örnek olarak, kemoterapi ve radyoterapi gören kanser hastalarını tedavi etmek için altın nanopartikül teknolojisinin ortaya çıkması gösteriliyor. Küresel klinik araştırmalar nanopartikül teknolojisinin kullanımının hastalar için yaşam kalitesini artırdığını ve özellikle prostat ve meme kanseri hastaları için tedavi sürecinde sağlıklı hücrelere zarar verme riskini azalttığını doğrulamaktadır.
Radyasyon tedavisi ve kemoterapi kanser hücrelerinin yanı sıra sağlıklı hücrelere de zarar verdiğinden, tedaviler arasında sağlıklı hücrelerin onarılmasına olanak sağlamak için ara verilmesi gerekir. Ne yazık ki bu durum kanser hücrelerine de kendilerini onarma fırsatı verir.
Güney Avustralya Üniversitesi’nden Dr. Ivan Kempson liderliğindeki bir araştırma ekibi radyoterapi ve kemoterapi tedavileri arasında kanser hücrelerinin iyileşmek için kullandığı onarım mekanizmasını zayıflatmanın bir yolunu keşfetti. Bu keşfin kullanılmasıyla, radyasyon tedavisi ve kemoterapi arasında kanser hücrelerine özel olarak saldırmak için altın nanopartikülleriyle birlikte bir tedavi geliştirilebileceği, uygulamanın yan etkileri ve maliyeti azaltabileceği ve tedavilerin etkinliğini artırabileceği düşünülüyor.
Diğer bir çalışmada ise RMIT Üniversitesi’ndeki molekül tasarımcıları kanser hücrelerini hedef alan ve sağlıklı hücreleri zarar görmesine engel olan dört yeni altın bazlı molekül tasarladı. Klinik öncesi (hayvan) deneyler, bu yeni altın bazlı moleküller kullanılarak yapılan tedavinin; meme, servikal, kolon, melanom ve prostat kanseri hücrelerinde tümör büyümesinin tedavisinde geleneksel kullanılan tedavi ilacında %29’a kadar olan faydayı %46,9’a kadar çıkardığını göstermiştir.
Yürütülen başka bir araştırmada ise New York’taki Icahn Tıp Fakültesi, prostat kanseri teşhisi konmuş on altı erkeğin tedavisi için başarılı bir klinik çalışma yürüttü. Hastalara, tümörleri ısıtmak ve yok etmek için nanopartikül bazlı bir odak terapi olan AuroLase tedavisi uygulandı. Yaşları 58-79 olan on altı hastadan on üçünde, tedaviden bir yıl sonra kanser bulgularının yok olduğu görüldü.
Sorumluluk Reddi: BU derleme makalenin ve kaynakçadaki dökümanların içeriği yalnızca bilgilendirme amaçlıdır ve kesinlikle tıbbi tavsiye ve tanı/tedavi önerisi değildir!
Lütfen doktorunuzun teşhis ve tedavilerine riayet ediniz.
Kaynakça:
https://www.sciencedirect.com/science/article/abs/pii/S0939641120302344
https://nanografi.com/blog/rare-earth-elements-in-cancer-diagnosis-treatment/