Kültür-Sanatta Madencilik ve Madencilik Kültürü

0
2154

Kültür, sözlük anlamı ile; “bir toplumun duyuş ve düşünüş birliğini oluşturan, gelenek durumundaki her türlü yaşayış, düşünce ve sanat varlıklarının tümü” olarak açıklanmaktadır.

Toplumbilimsel olarak ise; tarihsel ve toplumsal gelişme süreci içinde yaratılan her türlü değerlerle bunları kullanmada, sonraki kuşaklara iletmede kullanılan, insanın doğal ve toplumsal çevresine egemenliğinin ölçüsünü gösteren araçların tümü” dür.

Madencilik kültürü dediğimizde ise; tarih boyunca ve insanlığın toplumsal gelişme süreci içinde madencilik alanında yaratılan değerler akla gelmektedir. Anadolu’nun madencilik kültürünün binlerce yıllık geçmişi olduğunu hep söyleriz.

Sanat ise Türk Dil Kurumuna göre “bir duygunun, tasarımın, güzelliğin vb. dışavurumunda, anlatımında kullanılan yöntemlerin tümü” olarak tanımlanmaktadır. En genel anlamıyla “yaratıcılığın ve hayal gücünün ifadesi” olarak anlaşılır.

İnsanın hayatı kültürün bir parçasıdır. Sanatın ise kültürün en önemli ögelerinden biri olduğu tartışılmazdır. Aslında insanı diğer canlılardan ayıran sebep düşünüyor olması değil, kültür ve sanatıdır. Bir yerde hayata anlam katan bir ögedir.

Hepimizin bildiği gibi madencilik; arama, araştırma, geliştirme, üretme ve değerlendirme aşamalarından geçiyor. Bütün bunlar olurken bir yandan çalışanların ve çalışılan yerlerin güvenliği sağlanmaya, diğer yandan çevreye yapılan etkilerin azaltılması ve telafi edilmesine çalışılıyor. Bütün bunlar bir bütün olarak madencilik olarak nitelendiriliyor.

Diğer yandan, kültür ve buna bağlı olarak da çoğu zaman bir biri ile karıştırılan sanat, hayatın önemli bir parçası olarak varlığını sürdürüyor. Bir yanda “madencilik kültürü”, diğer yanda “kültür ve sanatta madencilik” kavramları ortaya çıkıyor. Farkında olmasak bile hayatımızın önemli bir parçasını teşkil ediyor.

Tabii ki her toplumun kendine özgü kültürü ve sanatı vardır. Toplumlar tarih içinde oluşan bu değerler topluluğuna mümkün mertebe sahip çıkmaya, sürdürülebilir kılmaya çalışıyorlar. Bunun için bir çok kişi istihdam ediliyor, devasa bütçeler ayrılıyor. Kültür turizmi kapsamında; kültür ve sanat kullanılarak, bacasız sanayii adı verilen endüstriden büyük gelirler elde ediliyor.

Ekonomik ve sosyal refah bakımından gelişmiş ülkelere bakıldığında; hemen tümünün kültür ve sanat bakımından da diğer ülkelere nazaran baskın oldukları görülmektedir. Tabii ki hiç bir toplumun kültür ve sanatının diğerine göre baskın ya da gelişmiş olduğundan bahsedemeyiz. Her toplumun kendine özgü kültürü ve sanatı olsa da bahsettiğimiz bu ülkelerin kendi kültür ve sanatlarını bir meta halinde diğer ülkelere pazarladıkları, kültürlerini daha önceden zorla ya da zaman içinde farklı iletişim yolları kullanarak kabul ettirdikleri görülüyor. Kültürlerini kabul ettirirken, endüstrilerini ve pazarlanabilir ürünlerini de kabul ettirmiş oluyorlar.

Kültür ve sanatları baskın olan ülkelerin, ekonomik ve sosyal refahta da gelişmiş oldukları inkar edilemez bir gerçektir. Ülkemizin madenciliğine baktığımızda, yıllarca gayri safi milli hasıla içindeki payının %1’lerde seyrettiği kayıtlardadır (gerçekte bu değer daha yüksektir). Madenciliğimizin gelişimi, yetişmiş insan gücüne, teknolojiye ve sermayeye ne kadar bağlı olsa da madencilik kültüründen, kültür ve sanatta madencilikten de bahsetmenin zamanı gelmiştir. Kültür ve sanatımızda madenciliğin daha fazla yer alması ya da madencilerimizin sanatsal ürünleri arttıkça, genel kültürümüz içinde madencilik faaliyetleri arttıkça, madencilik sektörümüzün de gelişeceği ve gayri safi mali hasıla içindeki oranının aratacağı beklenmelidir. Madencilik profesyonellerinin birliği olan YERMAM, kültür ve sanattaki madencilik etkinliklerinin takibini mesleki gelişimin bir parçası olarak kabul etmektedir. Madencilik kültürünün bir parçası olmak da yine aynı şekilde mesleki gelişim faaliyeti sayılmaktadır.

Madencilik kültürü ve kültür ve sanatta madencilik olgusuna; Türkiye özelinde, ama genel olarak dünya ölçeğinde bakmak istiyorum. Peşinen şunu söyleyebilirim ki, biz de Türkiye olarak, kültür ve sanatta dünya ölçeğinde pek geride değiliz. Madenciliğimizin de teknolojik olarak geride olduğunu kimse söyleyemez. Belki baskın olarak niteleyemeyiz. Ama kültür ve sanatta madenciliğin yeri arttıkça, bir yandan sektörümüz gelişirken, diğer yandan kültür ve sanatımız da baskın olma yolunda merhale kat edecektir.

Kültür ve sanatta madenciliği ve madencilik kültürünü bir kaç ana bölümde inceleyebiliriz.

  • Konusu tamamen madencilik olan kültür objeleri ve sanat eserleri
  • İçeriğinde madencilik olan, madenciliğe değinen obje ve eserler,
  • Madencilerin madencilik konularındaki, madenciliğe değindikleri ya da diğer konularda ürettikleri obje ve sanat eserleri,
  • Kültür ve sanatın içinde olan, kültür ve sanata entellektüel olarak dokunan madenciler.

Konusu Madencilik Olanlar

Konusu madencilik olan, tüm olayları madende geçen en önemli eser, Fransız ve dünya edebiyatının önemli eserlerinden biri olan ve filmi de çekilmiş, Emile Zola’nın “Germinal”idir. İş Bankası Hasan Ali Yücel Klasikler Dizisinden yayınlanmış nüshası son baskılardandır.

Yerli ürünlere örnek olarak, babası baş madenci olan Metin Köse’nin romanları başta verilebilir. Köse’nin “Mükellefiyet” romanı, 1860’dan sonra civardaki köylerde yaşayanlara getirilen, ‘Zonguldak kömür madenlerinde çalışma mükellefiyeti’ni konu alır.

“Mükellefiyet-II” ve “Emeğin Kenti Zonguldak” romanları da doğrudan madenciliği konu alan eserlerindendir.

Diğer bir edebiyat eseri, rahmetlik Saldıray hocanın (Dr. Saldıray İleri) “Ben Afrodit” adlı romanıdır. Antik dönemde, heykel üretim merkezi olan Afrodisyas civarındaki bir mermer ocağında geçen bir öyküyü anlatır. Saldıray hocanın burada kullandığı bir argüman, tesadüfen daha sonra Woody Allen’ın Paris’i konu alan filminde kullanılmıştır. Tabii ki Woody Allen’ın Ben Afrodit’i okumuş olması beklenemez.

Konusu tamamen maden olan bir yerli eser de Türk fotoğraf sanatının baş yapıtlarından olan bir lağvar fotoğrafıdır. Türkiye’nin resim, röportaj ve fotoğraf sanatındaki değerlerinden olan gazeteci Fikret Otyam tarafından çekilmiştir.

Meslek odalarımızın fotoğraf yarışmaları sonucu ortaya çıkan fotoğraflar ve fotoğraf sergileri de önemli sanatsal etkinlikler olarak gösterilebilir. Arama ve üretim esnasında çekilmiş olan madencilik fotoğrafları, fotoğraf sanatının en güzel örneklerini verebilmektedir.

Madencileri konu alan anı ve monografik eserler ise ayrı bir başlık olmayı hak etmektedir. Son günlerde Hulusi Turgut’un nehir söyleşi olarak hazırladığı ve Doğan Kitap tarafından yayımlanan “Maden Bilimcilerin Duayeni Sadrettin Alpan” adlı kitap popüler olmuştur.

Bu konudaki diğer örnekler, Yurt Madenciliğini geliştirme Vakfı tarafından yayınlanan “Sadrettin Alpan/Hayatı ve Hatıraları”, Kadri Yersel’in hayatını konu alan “Madencilikte Bir Ömür” ve Türkiye Madenciler Derneği yayını olan Melih Turhan’ın “Anılarla Madencilik” adlı biyografilerdir.

Müzeler ise kültür ve sanatın vazgeçilmez parçalarıdır. Madencilik konusundaki örnekler MTA’nın “Şehit Cuma Dağ Tabiat Tarihi Müzesi” ve Zonguldak Maden Müzesi”dir. Ayrıca birçok üniversitenin kendi koleksiyonlarını sergiledikleri alanlar olduğunu bilmekteyiz.

Madenciliğe Değinenler

Bizde zorba adı ile bilinen asıl adı ile “Yunanlı Zorba”, aslında Girit’te kömür madeni açan bir ustabaşının romanıdır. Ocağı açmak için bir İngiliz’i yatırım yapmaya ikna etmiştir. Ocağı açtıkları ve üretim yaptıkları süreçte başlarına gelenler anlatılmaktadır. Romanın filmi Antony Queen’in önemli filmlerindendir. Ankara Devlet Opera ve Balesi’nin Zorba balesi yıllardır gösterimdedir.

Bizde “Kelebeğin Rüyası” filminde kadın kahramanlarından birisi, kadınlara yasak olan Zonguldak kapalı işletmesine erkek kılığında girmeye çalışmaktadır.

Evliya Çelebi Seyahatnamesi’nde Gümüşhane’deki gümüş madenciliğini anlattığı bölüm, sözü etmeye değer bir kültür varlığıdır.

Kültür ve Sanatta Madenciler

Birçok madencinin edebiyat ürünleri ortaya çıkardığı bilinmektedir. Zamanın MİGEM’inde (Şimdiki MAPEG) Daire Başkanlığı yapan Yüksel Önem’in “Aşk ve Orman” ve diğer eserlerinde madenciliğin izleri çok barizdir. Halen MAPEG’de görev yapan maden mühendisi arkadaşımız Akın Bulut’un şiir kitaplarının sayısı kaçı buldu bilmiyorum.

Madenciler arasında resim yapanlar da bulunmaktadır. Resim sanatını sergi düzenleyecek kadar ilerleten TKİ çalışanı ve YERMAM Denetleme Kurulu üyesi olan maden mühendisi Mücella Ersoy 3 solo sergi düzenlemiş, 50 kadar karma sergiye katılmıştır.

Madencilerin ses getiren hobileri de vardır. “Afyon Kocatepe Üniversitesi Konservatuarı Alimoğlu Müzik Aletleri Müzesi”, beş kıtadan 450 çalgı aleti ve müzik objesine ev sahipliği yapmaktadır. Koleksiyon TÜMMER Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Alimoğlu’nundur.

Konusu jeoloji, fosil, madencilik ve kristal-mineral olan pul koleksiyonu sahibi olan maden mühendisi bendeniz ise koleksiyonunun Türkiye’deki tek olduğunu düşünmektedir. Koleksiyon sahibi “Dünya Kömür Madenciliği”, “Endüstriyel Hammaddeler” ve “Madencilik” konulu pullarını sergilediği 3 pul sergisi düzenlemiştir.

Sanata destek olan birçok madencilik firması da vardır. Aklıma hemen Demir Export’un ofisindeki Türk ressamlarına ait orijinal eserler, FERNAS’ın ofisindeki Ahmet Güneştekin’in tabloları gelmektedir. Kim bilir bunlara kaç firma daha ilave edebiliriz?

 

İlk Sözün Sonu

Kültür ve sanatta madencilik konularını işleyeceğimiz bu bölüm, her biri farklı konuları içerecek yazı ve değerlendirmelerle sürecektir. Bu konuda sizlerden gelecek görüş, haber ve değerlendirmelerle bu bölümün zenginleşeceğine inanmaktayım. Umarız, kültür ve sanatta madencilik daha fazla yer alırken, Türk kültür ve sanatının gelişmesine de biraz katkıda bulunabiliriz.

Halim Demirkan
Maden Mühendisi | Website

Yazara konuyla ilgili soru sormak isterseniz, hangi yazar için mesaj gönderdiğinizi belirterek lütfen [email protected] adresine mail atınız.